Unutulmayanlar ve Unutmayanlar
Bir Kumanya, Bin Dua
Gezi rotalarına kısa bir mola verip bu hafta biraz yüreklere uzanalım mı? Haritalardan çok dualarla yön bulan bir yolculuğun izini sürelim birlikte. Çünkü bazen bir adım, bin kilometrelik mesafeden daha fazla şey taşır.
Bazen bir koli kumanya, bazen küçük bir oyuncak, bazen sadece içten bir selam… Hepsi, yola çıkarken “küçük” sandığımız ama vardığımızda gözlerden süzülen yaşlarla, titreyen ellerle, edilen dualarla aslında ne kadar “büyük” olduğunu öğrendiğimiz şeyler…
Arnavutluk’ta bir ramazan öncesi… İstanbul’dan çıkıp iyilik taşıyan ellerle vardık o topraklara. Temel gıda maddelerinden oluşan kumanyalarla ev ev dolaştık. Cami imamı, dağıtımlar sırasında gözleri dolarak şöyle dedi:
“Unutulmaya yüz tutmuş bir hadisi şerifi hayata geçirdiniz. Siz hadisi unutmadınız, buraları da unutmadınız. Geldiniz… Allah da sizi unutmasın, işlerinizi kolay kılsın.”
Bir koli… İçinde un, yağ, şeker ve birkaç temel ihtiyaç maddesi. Ama dışına sinmiş umut, içini dolduran rahmet, karşılığında yükselen bir dua.
Sonra yollar bizi Afrika’ya düşürdü… Haritada binlerce kilometre uzak ama gönül bağıyla bize bir o kadar yakın topraklara. Orada bizi karşılayanların gözlerinde ne dil vardı ne kültür farkı, sadece samimiyet vardı.
Çocuklar ellerimizi tutup hiç bırakmak istemedi. Ayakkabısız ayaklarıyla top koştururken bile yorgun değillerdi. Çünkü yürekleri doymaya hazırdı, çünkü geleni nimet bilen bir tevekkülle bakıyorlardı dünyaya.
Her gittiğimiz yerde şu cümleyi işittik neredeyse ezber eder gibi:
“Ailenizden kilometrelerce uzakta burayı unutmadınız… Allah da sizi unutmasın.”
Ve biz bir kez daha anladık ki iyilik, adres sormaz. Kapı çalmaz. Kimin neye ihtiyacı olduğunu bilerek yürür, ulaşır, bulur.
Orada öğrendiğimiz bir şey daha vardı:
İyilik sadece verenin değil, alanın da kalbinde yeşeriyor.
Bir annenin gözyaşına dönüşüyor bazen, bir çocuğun avuçlarında sıkı sıkıya tuttuğu bir kurabiyeye…
İyilik mesafe tanımıyor. İyilik, dil tanımıyor. Haritada birbirinden ayrı düşmüş ülkeler, gönüllerde birbirine sarılıyor. İnsan, insanı sadece gözleriyle görmezmiş meğer; kalbiyle hissedermiş.
Ve dua… En uzak mesafelere bile yürürmüş, ellerimiz yetmese bile.
Bu yazıyı bir kahramanlık hikâyesi yazmak için değil, hatırlatmak için kaleme alıyorum. Çünkü iyilik görünmediğinde bile büyür. Duaya dönüşür, bereket olur, arşın kapılarını aralar.
Ve bazen, hiç tanımadığınız bir coğrafyada, bir annenin kalbinde yer edersiniz; sadece bir koliyle, bir tebessümle, bir dua ile…
Unutmayalım…
Yaptığımız hiçbir iyilik küçük değildir.
Ve hiçbir uzaklık, iyiliği durduracak kadar büyük değildir.
Sen bugün kimin duasında yer edindin?
Muhabbetle…
Turgut TUNÇ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.