Anadolu’nun orta yüreği… Bu rotada tarihle, tabiatla ve sofrayla gönülden gönüle köprü kuran üç şehirdeyiz: Sivas, Malatya ve Kayseri. Her biri kadim, her biri iz bırakır cinsten.

Sivas – Yiğitlerin Memleketi

Sivas’a adım attığınızda sizi geçmişin ağırbaşlı havası karşılar. Sivas Kongre Binası, bugün müze olarak gezilebiliyor. Girişteki “Vatan bir bütündür, parçalanamaz!” ilkesi, hâlâ duvarlarda değil, yüreklerde yankılanıyor.

Tarihi kent meydanında Çifte Minareli Medrese, Buruciye ve Şifaiye Medresesi, taş işçiliğinin zarafetini yansıtıyor. Sivas Ulu Camii’nin sade ve vakur duruşu da görülmeye değer.

Yukarı doğru çıktığınızda Atatürk Caddesi boyunca yürümek, şehri tanımanın en güzel yolu. Bir çay molası için en uygun yerlerden biri de Kale Camii avlusundaki gölgelikler altı.

Lezzet durakları arasında ise şunları not etmeden olmaz:
• Sivas Köftesi: Tuzsuz ve baharatsız haliyle eti konuşturur.
• Madımak yemeği: Sivas’a özgü bu ot yemeği, nostaljik bir tat.
• Hingel: Mantıdan iri, patatesli ya da kıymalı olarak sunuluyor.

Ve elbette Muhsin Yazıcıoğlu, bu toprakların yetiştirdiği yiğit evlatlardan. İsmi artık meydanlara, caddelere kazınsa da; esas yeri halkın dualarında, dilinde. Bir Fatiha, üç İhlâs-ı Şerif gönderilmeden geçilmemeli Sivas’tan.

Malatya – Kayısıyla Değil, Hatıralarla Güzel

Belki de en çok kayısıyla bilinse de, Malatya yalnız meyvesiyle değil, yüreğiyle dolu bir şehir. Battalgazi ve Yeşilyurt gibi ilçelerinde tarih fısıldar kulağınıza.
• Arslantepe Höyüğü, UNESCO listesinde yer alır; ilk şehir devletlerinden biri olarak görülür.
• Malatya Müzesi, geçmişin taşlara işlendiği belgeleriyle etkileyicidir.
• Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı, taş duvarlarında nice yolcunun izini taşır.

Kadim şehrin sokaklarında gezinirken kavurucu sıcaklara meydan okuyan Yandım Çavuş Ayranını içmeden geçmeyin. İlginç bir tat, kalıcı bir anı bırakır.

Malatya mutfağı ise güçlüdür:
• Analı Kızlı: Etli köftelerle dolu bir çorba ama başlı başına bir öğün.
• Kağıt Kebabı: Etin en lezzetli hallerinden.
• İçli Köfte ve Patila: Halk arasında vazgeçilmez.

Kahraman evlatları da vardır Malatya’nın. Doğruluk ve halk sevgisiyle tanınan devlet adamları, sanatçılar, münevverler… Zor zamanlarda dirayetiyle öncülük eden nice isimsiz kahramanın şehri.

Kayseri – Taşın, Etin ve Ticareti Bilenlerin Şehri

Ve geldik Kayseri’ye. Geniş bulvarları, çalışkan insanları ve dillere destan mutfağıyla tanınan bu şehirde, her köşe başında sizi “ev gibi” bir şey bekler.

Tarihi Kayseri Kalesi, şehrin göbeğinde yükselirken yanı başındaki Kapalı Çarşı adeta bir kültür hazinesidir. Gevher Nesibe Şifahanesi, tıp tarihine ilgi duyanlar için görülmesi gereken bir yapı. Ve Hunat Hatun Külliyesi, taşların dile geldiği bir başka mekân.

Lezzet kısmına gelince:
• “Kayseri deyince pastırma ve sucuk zaten her köşede burnunuza gelir.” Onlar şehrin günlük rutini gibidir.
• Ama Kayseri mantısını ve cıvıklısını yemeden ayrılmak eksik olur.
• Özellikle tandır böreği ve yağlama, ustalıkla hazırlanır.

Bir not da gezi rotasına:
• Kayseri’ye Nevşehir tarafından geliyorsanız, Ürgüp ve Göreme taraflarından geçerken ilk durağınız mutlaka Kapuzbaşı Şelaleleri olsun. Her ne kadar Kayseri merkezden uzak olsa da, Kapuzbaşı, sadece suyun değil, huzurun da aktığı yerdir. Gözlerinizin değil, ruhunuzun ferahlayacağı bu şelaleler unutulmaz bir manzara sunar.

Bu Rota Ne Öğretti?

Sivas, Malatya ve Kayseri… Üçü de vakur, üçü de misafirperver. Her birinin duası, sofrası, sokağı başka bir hatıra bırakıyor insana. Birinde yiğitlik, birinde vefa, birinde emek gizli.

Yola devam ederken yanımıza bu şehirlerden ne aldık? Belki bir kuru kayısı, belki mantının tarifi, belki de bir dua:
“Allah, memleketi seven insanları eksik etmesin.”

Muhabbetle…

Turgut TUNÇ