TATİL VE ÇOCUKLAR
Altmışlı yıllarda gurbete çıkan ilk nesil gerek ulaşım sistemlerindeki yetersizlikler gerekse mali durumlarındaki imkânsızlıklar nedeniyle birkaç yaz sonrasında çoluk çocuğunu görebilmişti. Yetmişli yıllarda ise Avrupa’nın tatilcileri Akdeniz’e doğru akarken Türkler barajları, üstleri ve hatta oturulmayan her mekânı hediyelerle doldurulmuş bir şekilde araçlarıyla sılaya doğru yola çıkıyordu. Seksenlerde araçlar yenileri ile değiştirildi, barajlar biraz daha normalleşti ama sıla yollarına düşenlerin sayısı azalmadı. Doksanlarda ise uçaklarla birlikte alternatifler artsa da yollar ve sınır kapıları çileli olmaya devam etti. Yeni yüzyılda yeni nesiller için ise memleket opsiyonlardan biri olsa da ne uçaklar ne de yollar boşaldı. Bugün memlekete gidiş gelişlerin de artmasıyla kısa ama tekrar eden memleket ziyaretleri devam etmektedir. Yine de yaz aylarında yarısı deniz ve kum mekânlarında yarısı da akraba ziyaretlerinde geçen tatillerde azalma olmadı.
Okulların kapanmaya başladığı Haziran sonunda yeni tatil zamanı da başladı. Birçok Türk aile için tatil halen tartışılmaz bir şekilde memleket ziyareti olarak kaldı. Avrupalılar için tatil bayağı bir anlam değiştirdi. Yetmişlerde güneş ve dinlenme amaçlı yapılan Kuzey Avrupalı tatilleri, artık eğlenme amaçlı yapılmaktadır. Yeni tatil anlayışının amacı huzur veren dopamini değil, heyecan veren adrenalini artırmak oldu. Hayatın anlamı üzerine düşünmek istemeyenler akışın heyecanında kendileri kaybetmek istiyorlar.
Oysa Türklerin tatil anlayışları büyük oranda halen kendini kaybetme değil köklerini keşfetme motivasyonuna bağlıdır. Bu nedenle memleketleri halen bir numaralı opsiyondur. Her yaz yaşadıkları hayal kırıklıklarına rağmen anavatanlarından vazgeçememektedirler. Çoğu aile çocuklarını da kendileriyle beraber memlekete sürüklemektedir. Ebeveynler her gidiş gelişin çocukların yaşamlarında yarattığı eziyete rağmen zihinlerinde ve hafızalarında yarattığı kimlik bilinci için bıkmadan usanmadan sıla yoluna koyulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti de memleket ziyaretlerini çocuklar için daha renkli hale getirmeye çalışmaktadır. YTB’nin sunduğu yaz kampları gençler için önemli fırsatlar ve imkânlar yaratmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı da bir taraftan yetişkinler için halk eğitim merkezlerinde birçok kursu ücretsiz olarak sunmakta diğer taraftan da Gençlik kamplarında kısa süreli barınma imkânları oluşturmaktadır.
Devletin sunduğu imkânlara tatil planlamalarından dolayı katılamayan aileler için en güzel yollardan biri deniz ve kumun yanına kültürel gezileri de eklemek olabilir. Memleketin her köşesinin kültürel zenginliği göz önünde bulundurulduğunda herkesin çocuklarını birer kültür müfettişi yapma imkânı da bulunmaktadır. Bir kültürel eser, bir yemek, bir türkü, bir halı, bir müzik aleti ve bir bakır bakraç hakkında paylaşım yapmadan dönmeyen çocuklardaki kültürel bilinç düzeyi farklı olacaktır.
Dedesi ya da ninesiyle fotoğraf paylaşan çocukların aidiyet duyguları güçlü olacaktır. Tatilde memleketten kalıcı arkadaşlıklarla dönen çocukların anavatan ile bağları kaybolmayacaktır. Avrupalıların huzur ya da heyecan arayışı ile yılın yorgunluğunu attığı tatilleri eziyet haline getirsek de kendimizi tekrar bulma vesilesi olarak kullanıyoruz. O nedenle bizi anavatana bağlayan her ne varsa onun peşini bırakmamalıyız. Bazen bir büyük, bazen bir arkadaş, bazen bir mekân, bazen bir ezan ya da sadece dalgalanan bir bayrak için çektiğimiz eziyetlere değerdir.
Memleketle ne kadar ilişkimiz varsa çocuklarımızın da kimlikleri o kadar güçlü olacaktır. Her halükarda ulus ötesi kimliklerle köksüzleşen, ne yaşadıkları ülkeye kök salabilen ne de memlekete kök uzatabilen çocuklarımız için her gidiş gelişimiz hafızalarını tazeleyecektir. Gitmediğin, görmediğin köy senin olsa da, seni sen yapan gidip görmendir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.