Gurbetten Sılaya Gezi Rotaları – 5

Alanya’dan Antalya’ya: Güneşin, Tarihin ve Rüzgarın Yol Arkadaşlığı

Ege’den çıkıp Akdeniz’e vardığımızda fark ettik ki, deniz sadece bir kıyı değil; özlemle büyüyen bir yol arkadaşı olmuş.
Şimdi adımlarımızı Alanya’nın sıcak sokaklarına doğru çeviriyoruz.
Göz alabildiğine mavi, gökyüzü sonsuz, ve rüzgar denizden değil, sanki yürekten esiyor.

Alanya

Doğayla tarihin iç içe geçtiği, yesilinde kayboldugun, mavisinde umut buldugun sonsuz bir yolculuga yelken actigin bir tablo gibidir Alanya. Kalesi'nin eteklerinden başlayan ve denize kadar uzanan kayalık yamaçlar, etrafında uzanan muz ve avokado bahçeleriyle renklenen o görsel şölen. Dim Çayı boyunca uzanan serin mesire alanları, sıcak yaz günlerinde adeta bir vaha gibidir. Alanya'nın berrak denizi, incecik altın sarısı kumsallarla buluşarak göz alıcı bir kontrast yaratır. Doğanın tüm ihtişamıni Akdeniz'in sıcak güneşiyle birleştirerek eşsiz bir atmosfer sunacak kadar cömerttir.

İlk durak: Alanya Kalesi.
Tarihin kat kat sardığı surlar arasında ilerlerken taşlara sinmiş yüzlerce yılın sessizliğini duyuyorsun.
Kaleye çıkan yol, hem ayaklarına hem aklına yokuş.
Ama her adımda daha fazla huzur, daha fazla manzara…
Tophane’den aşağıya bakınca, altın gibi parlayan Alanya’yı bir çerçeve içinde izliyorsun.

Kale eteklerinden yürüyerek indiğin sahil boyunca Kleopatra Plajı uzanıyor.
Ayaklarını suya bırakınca, sanki sadece denize değil, iç huzuruna da dokunuyorsun.
Bir simit alıp güneşin altında çocuk seslerini, martıların çığlıklarını dinliyorsun.
Burada denizle konuşmak mümkün.

Kısa bir mola:
????Dondurmacı Halil Usta – Sıcakta serin bir limonlu dondurma.
????Cennet Sofrası – Ev yemekleriyle küçük ama leziz bir akşam yemeği.


Yol Üstü: Gazipaşa – Demre – Finike

Alanya’dan Antalya’ya uzanan yolda mola verebileceğiniz birkaç saklı güzellik:

???? Gazipaşa Sahili – Tenha, sakin, kendi hâlinde.
???? Myra Antik Kenti (Demre) – Taşa kazınmış dualar, kayalara oyulmuş mezarlar.
???? Finike – Narenciye kokan sokaklar, serinliğiyle iç ferahlatan sahil yürüyüş yolu.


Antalya

Ve şimdi Akdeniz’in başkenti: Antalya.
Antalya, Toros Dağları'nın eteklerinden Akdeniz'e doğru uzanan yemyeşil ormanları, berrak koyları ve büyüleyici şelaleleriyle adeta bir açık hava cenneti gibidir. Düden ve Kurşunlu Şelaleleri gibi doğal zenginlikler, hem serinletici hem de görsel anlamda büyüleyici manzaralar sunar. Sahil boyunca uzanan falezler, turkuaz denizle birleşerek kartpostal güzelliğinde görüntüler oluşturur.

Şehre girerken gözünüze ilk çarpanlardan biri Hadrian Kapısı olur.
Tarihi olduğu kadar gösterişli…
Ama Antalya’nın ruhu biraz da Kaleiçi sokaklarında gizlidir.

Daracık taş sokaklarda yürürken arnavut kaldırımlarına değil, zamana basarsın.
Renkli cumbalı evler, begonvillerle sarılmış duvarlar…
Bir yanda sokak müzisyenleri, diğer yanda sedirde oturup çay içen amcalar.

???? Yivli Minare Camii – Şehrin silüetinde zamana meydan okuyan bir duruş.
???? Hıdırlık Kulesi – Gün batımının en çok yakıştığı köşe.
???? Lara Sahili – Rüzgarın teninle konuştuğu uzun yürüyüşler için.

Ve olmazsa olmaz:
????Piyazcı Ahmet – Tahinli piyazı bir kez yiyen unutmaz.
????Topçular Kebap Salonu – Dürüst lezzet, sade mekân.

Güneşin Akdeniz'e altın gibi battığı o son akşamda, bir bakış daha atarsın denize.
Rüzgar, palmiye yapraklarını hüzünle sallarken, dağlardan esen serinlik sanki "yine gel" der.
Ayaklarının altında ezilen o sıcak kumsallar, cenneti geride bırakmanın ağırlığı gibi hissettirir.

Antalya’nın büyüsü, Alanya’nın huzuru artık sadece anılarında yankılanacaktır.
Ama bilirsin; böyle güzelliklere veda edilmez aslında, sadece "şimdilik hoşça kal" denir.

Küçük Bir Veda, Kısa Bir Muhabbet

Yolun başında bir harita vardı elimizde.
Şimdi o harita kalbimizin köşelerine kıvrılmış anılarla dolu.

Her durak, biraz bizden, biraz geçmişten izler taşıdı.
Ve her adım, gurbetteki yorgunluğu biraz daha azalttı.
Bu beşinci yazıyla birlikte güneşin batıya doğru yol alışını izledik;
şimdi Alanya’dan Antalya’ya doğru bir gülümsemeyle veda ediyoruz.

Ama daha yol bitmedi.
Haftaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.


Muhabbetle…

Bu yazı toplam 502 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Turgut Tunç Arşivi