Şeref Yıldız

Şeref Yıldız

Ne seçimmiş be!

Türkiye, 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçim için sandık başına gitti. 26 partinin yarıştığı seçimin galibi, rakamlara yansıdığı gibi AK Parti ve Cumhur İttifakı oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 +1’i hiçbir aday alamadığı için ikinci tura gidildi.  Buraya kadar yazdıklarımız hepimizin malumudur. Değinmek istediğim konu ise birçok Avrupa ülkesinin medyası, siyasileri, sivil toplum örgütleri, ekonomistleri ve sözüm ona Türkiye uzmanları, ne kadar bilmiş varsa seçim öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük başlattıkları algı operasyonları ve karalama kampanyalarını seçimden sonra da devam ettirdiler. Batı’nın sömürgeci zihniyeti, yukarıdan bakan kibirli halleri ve karşısındakini aşağılayan tavırlarına, karşı Türk halkı yüzde 88 oranında bir katılımla büyük olgunlukta sandığa giderek Türkiye’nin geleceğini oylayarak, dünyaya demokrasi dersi verdi.

Türk’e, Türkiye’ye ve İslam’a düşman olan bazı Batılılar, bu düşmanlıklarını Erdoğan üzerinden göstererek sözde demokrasi, insan hakları gibi argümanları kullanarak algı oluştururken, kullanabilecekleri, kendilerinden olan adaylarını desteklemeye çalıştılar. Bütün yayınlarında ve söylemlerinde Erdoğan’a yüklenirken destekledikleri muhalefete göstermelik dahi hiç bir eleştiride bulunmayarak gerçek maksatlarını da saklamaktan geri kalmadılar.

Anlı şanlı dergiler, gazeteler ve uzmanların açıklamalarıyla Türkiye’deki seçimleri şekillendirmeye yeltendiler. Batılıları Türkiye’deki kolları da her gün farklı bir yalanla Türk halkını yanıltmaya çalıştılar. Bu algı ve yalan furyasına anket şirketlerinin kahir ekseriyeti de destek verdi. Daha seçim olmadan gazeteleri, televizyonlarıyla sosyal medya üzerinde yaptıkları yalan haberlerle gündem oluşturmak için büyük gayret gösterdi. Bazı yayın kuruluşları aylardır yaptıkları dezenformasyonun neticesini almak için özel yayınlar açık oturumlar hazırlığına giriştiler.

Yurt dışı merkezler, seçim sürecine aşırı derecede müdahil oldular. Türk vatandaşlarının tuttuğu partilerden ziyade ülkelerin, kuruluşların tuttukları partiler destek olmaya çağırdılar. Anlayacağınız kılıçlar çekilirken kendi adaylarının seçilmesi için gereken her yola başvurdular. Erdoğan, Türkiye dışındakilerin desteklediği partilere karşı seçime girmiş ve hem Batı’ya hem de içerideki uzantılarına karşı mücadele verdi.

Yapılan bütün hesaplar, Erdoğan seçimle devrilecek ve kullanacakları figürler iktidara gelecek şeklindeydi. Bunun için her türlü şantajı tehditti yapmaktan da geri kalmadılar. Fakat son sözü Türk halkının söyleyeceğini hesaba katmadılar.  Türkiye binlerce yıllık devlet geleneği olan ve Türk halkı ise kimin nereden beslendiğini bilecek kadar basiretli bir millettir.  Fitne zamanında nasıl hareket edeceğimi iyi bilir.

Milletimiz üzerinde oynanan bu oyuna İmam-ı Şafii hazretlerinin bir sözünü hatırlayarak cevap verdi. İmam-ı Şafi'ye sordular: “Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?” Dedi ki: Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür. İşte bu söz milletimizin rehberi olmuş ve sandığa tercihini bu şekilde yansıtmıştır..

Türk halkı bu seçimde, “Dışardan tasarlanacak bir ülke değildir. Sizin manşetlerinize itibar edecek halk yok. Hormonlu adaylarınıza oy vermeyeceğiz. Sizin Türkiye’ye karşı olan emperyalist emellerinizi biliyoruz. Ülkemizdeki beslemelerinizi de tanıyoruz. Deşifre olanları da ülkenizde beslediğinizi de açıkça gösteriyorsunuz.  Siz saldırdıkça biz sahip çıkacağız. Bir daha ülkemizde operasyon yapmanıza müsaade etmeyeceğiz” mesajını verdi. Anlayanlar anlamıştır. Ülkemize dönük bu müdahaleler durmayacak, devam edecektir. Bizler de daha sıkı kenetlenecek yüzyıllardır yaptığımız gibi birlik ve beraberliğimizi koruyarak gerekli cevabı vereceğiz.

Bu yazı toplam 5369 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Şeref Yıldız Arşivi