Hızlı Beyin, Yorgun Kalp
Hızlı düşünen, hızlı karar veren, anında tepki veren bir beyin… Zihnimiz sürekli bir yarıştaymış gibi koşturuyor; yeni bilgi, yeni duygu, yeni durum… Ama bu hızın bir bedeli var: Kalp.
Bir doktor değilim, hadsizlik etmek istemem. Ancak affınıza sığınarak, başta doktorum, dostum, kardeşim Profesör Zekeriya Nurkalem hocamdan destur alarak kalple ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Kalp dediğimiz o muazzam mekanizma, sadece kan pompalamakla kalmaz; duyguların, sezgilerin ve insanın en derin yanlarının da yuvasıdır. Ama hızlı beyin, o derinlikleri duymaz.
Bu sözlerim önce kendime… Hiperaktif bir kişiliğe sahibim ve bu yazıyı yazarken adeta “Yavaş Turgut!” diyerek kendi hızımı kesmeye çalışıyorum. Çünkü fark ediyorum ki hızlı beyin, kalbin sesini bastırıyor ve bizi yüzeyselleştiriyor.
Evet, hızlı beyin kalbin düşmanıdır. Çünkü kalp, derinlik ister; düşünmek yerine hissetmek onun dilidir. Aceleci zihin ise bu derinliği yok eder. Bugün çoğu kararımızı refleksle alıyoruz. Önce beynimiz hızla öne atılıyor, kalbimiz arkasından yetişmek için çabalıyor.
Bir durup bakmak varken, koşarak geçiyoruz hayatın yanından. Bir tebessümü fark edecek zamanı bulamıyor, bir insanın gözlerindeki hüznü anlayamıyoruz. Oysa kalbin yavaşlığı, bir dostun sesini daha iyi duymayı, bir manzaraya doya doya bakmayı, bir anın kokusunu içine çekmeyi öğretir. Hızlı beyin ise bu incelikleri fark edemeden geçip gidiyor.
Günümüzde, ister sosyal hayatımızda ister iş hayatımızda, hatta en özel anlarımızda bile hızlı kararlar, aceleyle verilen cevaplar, düşünmeden söylenen sözler ön planda. Ve sonra ne oluyor? Pişmanlıklar. Çünkü kalbimiz yetişemeden alınmış her kararda eksik bir şeyler kalıyor. Aceleyle edilen bir “seviyorum” ya da “özür dilerim” ne kadar samimi olabilir ki?
Hızlı beyin, kalbin sesini bastırır. Kalp, sabırla konuşur; düşünerek hisseder. Ama bugün, “yavaş” olmak sanki geri kalmakmış gibi algılanıyor. Halbuki bazen bir durmak, ileriye gitmenin en güzel yoludur.
Bir sohbetin ortasında yavaşlayın mesela. Bir cümlenin arasına derin bir nefes bırakın. O zaman kalbiniz devreye girer. Beyniniz sustuğunda, kalbinizin söylediklerini duyabilirsiniz. İşte orada bulduğunuz şey, sizin en gerçek yanınızdır.
Peki, biraz yavaşlamaya cesaret edebilir misiniz? Hızlı beynin gürültüsünden sıyrılıp kalbinize alan açabilir misiniz? Çünkü bazen en doğru cevap, kalpten gelir; sessiz, sakin ama güçlü.
Yavaşşş.
Muhabbetle…
Turgut TUNÇ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.