14 Şubat: Aşk mı, Alışveriş mi?

Şubat ayının ortasına geldiğimizde market rafları kırmızıya bürünür, çikolatalar kalp şekline girer, çiçekçiler fiyat listelerini revize eder. Reklamlar fısıldar: “Seviyorsan alırsın!” Peki gerçekten öyle mi? Sevginin değeri paketli mi satılıyor, yoksa kredi kartı ekstresine mi yazılıyor?

Bugün “Sevgililer Günü” dediğimiz bu gelenek, aslında kökeni tartışmalı bir mevzu. Kimileri Roma İmparatorluğu’ndaki Aziz Valentin’e dayandırıyor, kimileri Orta Çağ’daki baharın gelişine yoruyor. Ama şu bir gerçek ki, o zamanlar çiçekçilerin kampanyalarından ve AVM etkinliklerinden eser yoktu. Günümüzde ise “Sevgi günü” diye başlayan iş, tam anlamıyla bir tüketim festivaline dönüştü.

Eskiden sevgiyi anlatmak için bir mektup yazılırdı, belki bir mendil işlenirdi. Şimdi ise “Aldığın hediye kadar seviyorsun” baskısı var. Bir gün önce “Benim için maddiyat önemli değil” diyenler, 14 Şubat’ta paket açmadığında içten içe küsebiliyor. O meşhur sloganın da dediği gibi: “Alın, verin, ekonomiye can verin.”

Ama asıl sorulması gereken şu: Sevgi bir güne sığar mı? Eğer bir insan sevdiğini hissettirmiyorsa, tek bir günde verilen pahalı bir hediyeyle bu eksiklik kapanır mı? 15 Şubat sabahı o aşk hala devam ediyor mu, yoksa sadece bir fatura mı kaldı geriye?

Kimse yanlış anlamasın, elbette hediyeleşmek güzel bir şey. Ama hediye, sevgiyi kanıtlamak zorunda bırakıyorsa, işin tadı kaçar. Sevgi, özel günleri değil, her günü güzelleştirendir. Bazen bir fincan kahveyle, bazen bir içten sarılmayla.

O yüzden, belki de en güzel Sevgililer Günü hediyesi, bir gün değil her gün sevildiğini hissettirmektir. Çünkü gerçek sevgi, etiket fiyatıyla değil, içten gelen bir bakışla ölçülür.

Muhabbetle…

Turgut TUNÇ

Bu yazı toplam 758 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Turgut Tunç Arşivi