HEY GİDİ MUHAMMED ALİ.. MEKÂNIN CENNET OLSUN..

Evet kıymetli dostlar, bu dünyadan bir Muhammed Ali geçti..
Büyük boksördü, ama sporculuğundan da öte bir iman abidesiydi..
Dün, yani 3 Haziran günü ölüm yıldönümüydü..
Terk-i hayat edeli 6 yıl olmuş.
74 yıl yaşadı.. Gençlik yıllarımızın kahramanıydı.. Boks sporunu kitlelere sevdiren adamdı..
Özellikle 70'li yıllarda ülkemizle olan saat farkından dolayı sabaha karşı yaptığı müsabakalarda Türkiye neredeyse külliyen ayaktaydı..
Muhammed Ali iyi dövüşen ve etkili konuşan biriydi.. Düzene karşıydı.. İsmini Muhammed Ali olarak değiştirdiği halde halâ daha kasıtlı olarak kendisine Cassius Clay ismiyle hitap edenlere kızardı.. "Ben Müslümanım, benim ismim Peygamberimizin ismi" diye söylenip, gururlanırdı..
Yaptığı 61 maçın sadece 5'ini kaybetti.. Kazandığı 56 maçın ise 37'sini nakavtla aldı..
"KELEBEK GİBİ UÇARIM, ARI GİBİ SOKARIM" sözü çok meşhurdu.. Çok sert bir boksör olmamasına rağmen, ringde yaptığı ayak oyunlarıyla karşısındaki boksörleri şaşkına çeviriyordu..
Bir dansörü andıran eskivlerle onları yoruyor, ardından ani vurduğu seri yumruklarla rakiplerini boş çuval gibi yere indiriyordu..
ABD Boks Milli Takımıyla katıldığı 1960 Roma Olimpiyatlarında ağır siklette altın madalya kazandı..
Ama o yıllarda ülkesi ABD'nin bazı bölgelerinde halâ daha siyahlar beyazlarla ayni otobüse binemiyorlardı..
O da buna isyan ederek kazandığı olimpiyat madalyasını Michigan nehrine attı..
Yine şampiyon unvanı olan Muhammed Ali'yi Vietnam'a savaşmaya göndermek istediler.. Ama o yine karşı çıktı.. "Benim Vietkong'lularla ne meselem var?.. Onlarla niye savaşayım" diyerek savaşı reddetti ve gitmedi.. Bunun üzerine Dünya Boks Konseyine yuvalanmış ve dünyanın dar gelirli ülkelerini köle yapmayı yaşam biçimi yapmış gaddar zihniyet, onun "Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu" unvanını iptal etti.. Ama o yılmadı.. Birkaç yıl sonra yaptığı müsabakayla yeniden dünya şampiyonu oldu..
Muhammed Ali 3. kere dünya şampiyonluğunu kazanan ilk ve tek boksördür..
1960 yılının Ekim ayında Tunney Hunsaker'i nakavt ederek başladığı profesyonel boks hayatı, 1981 yılında Trevor Berbick önünde aldığı mağlubiyetle son buldu..
Netice-i kelâm;
Hayatı büyük mücadelelerle geçen Muhammed Ali dünya müslümanlarının yüz akı oldu.. İki kere de Türkiye'ye geldiğini hatırlıyorum.. İlkinde rahmetli Necmettin Erbakan tarafından ağırlandı.. Boğazı gezdi, Kanlıca'da yoğurt yedi ve Sultanahmet Camiinde namaz kıldı..
Aziz İstanbul'da adeta yer yerinden oynamıştı..
O ziyaret, 1976 yılındaydı ve rahmetli Erbakan o yıllar rahmetli Süleyman Demirel'in Başbakanlığını yaptığı milliyetçi cephe hükümetinde Başbakan yardımcısıydı..
Daha sonra da zannediyorum 1990'lı yılların başlarında Türkiye'ye bir kere daha geldi..
Muhammed Ali sözünü kimseden esirmeyen renkli ve de farklı bir kişilikti..
Mesela; ABD başkanlığı zamanında Baba Bush'un kendisine üstelik de hasta zamanında ve bir canlı programda şöyle söylediği söylenir;
"Seni dövebilirim Muhammed Ali!.."
Ali'nin verdiği cevap daha da enteresandır;
"Sakın denemeye kalkma, bu vaziyetimde bile seni perişan ederim!.."
Yine 11 Eylül 2001 ikiz kuleler faciasının yaşandığı yere gittiğinde tv spikerinin kasıtlı sorusuyla karşılaşmıştı..
Spiker, müslümanları kastederek sormuştu sorusunu;
"Bu işleri yapan kişilerle ayni dinin mensubu olmak nasıl bir duygu?.."
Cevap vermişti Muhammed Ali;
"Sizin Hitler'le ayni dinin mensubu olmanız nasıl bir duyguysa benimki de öyle bir duygu!.."
Muhammed Ali maalesef en çok ense köküne aldığı yumruklar neticesinde Parkinson hastalığına yakalanmıştı.. Ve ömrünün son senelerini bu hastalıkla boğuşarak geçirdi.. Ama yılmadı.. Daima şükretti..
Her zaman dünya mazlumlarının yanında oldu.. Onları kolladı..
Hiç bir zaman zalimlerin yanında yer almadı.. Zalimlere eğilmedi.. Mazlumların sesi, gariplerin nefesi oldu..
Ve her fâni gibi o da dünyadaki günlerini bitirdi..
17 Ocak 1942'de Amerika'nın
Kentucky eyaletine bağlı Louisville şehrinde hayata gözlerini açtı.. 3 Haziran 2016'da ise Arizona'nın Phoenix şehrinde, dostlarına, sevdiklerine, elvedâ dedi..
Allah(CC) Muhammed Ali'ye rahmet eylesin..
Mertebesini âlî eylesin..
O, Alem-i İslâm'ın ve elbette bizim, mümin kardeşimizdi..
Ruhuna fatiha..

Vesselâm..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Özey Arşivi