Aynadaki ben, heybemde hikayeler

Bazen başlamak çok zor geliyor ya da nereden başlayacağınıza karar vermek. O karar verdikten sonra diyorlar ya çorap söküğü gibi geliyor yok öyle bir şey siz sökmedikçe gelen bir şey yok. Her şeyde olduğu gibi burada da emek düşünce tecrübe sizi bir yerlere alıp götürüyor. Son zamanlarda en çok duyduğum en çok gördüğüm ya da dertleşmek isteyenlerin en çok açtığı konu kendi olamama ya da mahalle baskısından kabuk kıramama onların istediği gibi davranma ve yaşama sıkıntıları.

Arzu ve istekleri hayalleri yada hataları mı? Hatalara devam etme isteği yaşamlarının geri kalan kısmında ciddi sıkıntı mı devam etmeliler mi yoksa son vermeleri mi gerekiyor bu kararları alamadıkları için ya da yol alamadıkları için çıkmaza giren bunalıma giren bir çok dostum arkadaşım arayış içerisinde kimisinin geçmişte yaptığı hatalar kimisinde tecrübeleri ve heyecanlar hep bir ikileme ve çıkmaza götürüyor psikolog değilim onların kararını verebilecek de değil ama dinlerken de çoğu zaman acı çekiyorum dertleniyorum. Varlık içerisinde olan da sıkıntıda yokluk içerisinde olan da bir memnuniyetsizlik bir hoşnutsuzluk ve bir işin içinden çıkamama duygusu. Çok olan çok un farkında değil Şükründen hamdinden uzak. Az olan aza kanaat ederken çektiği sıkıntılar Sevdiklerine karşı ailesine karşı olan sorumluluklar ve yetememe duygusu kavramlar yorgunluklar ve bunalımlar.

Önce kendime söylüyorum etrafına bakarken yaşamın her alanında hep gözümüz yükseklerde takip ettiğimiz en az onun kadar olsam ya dediğimizde sıkıntılar problemler bunlar artıyor başımızı bir tık aşağı eğitimizde gördüğümüz manzara elimizdekinin avucumuzdakini kıymetini bilmemizde hamt ve şükür noktasında ermemize vesile oluyor. Bu çizgi ve dengeyi becerebildiğimizde = mutluluk = huzur diyebiliriz.
İlmi isteyene parayı istediğimi veririm diyor Hazreti Allah duyuyoruz okuyoruz inanıyoruz ama işte işte öyle değiliz hep daha fazla daha fazla istiyoruz şuyum olsun boyum olsun en azından ben öyleyim dilimizde kalbimiz aynı şeyi söylemiyor öyle olmadığı sürece de huzursuzluk sıkıntı kaçınılmaz oluyor toparlamak gerek dilimizde kalbimiz aynı kelimeleri konuşması gerekiyor aynı heyecanı yaşaması aynı duygularla hareket etmesi ki işte o zaman gerçek ve biz oluruz kendimiz oluruz.
Gittiğim coğrafyalarda ülkelerde kıtalar da gördüğüm imkansızlıklar yokluklar mücadele oradayken hakikaten çok etkiliyor sözler boğazına düğümleniyor bir kişiye daha nasıl yardım edebilirim onlar için neler yapabilirim koşturmacası saatlerin nasıl geçtiğinin farkına varmadan bizi bizden alıyor döndüğümüzde eşimize dostumuza arkadaşlarımıza orada gördüklerimizi heyecanlı anlatıyoruz sıkıntıdan bahsediyoruz daha ne yapabiliriz acaba diye dert deniyoruz ama birkaç gün geçtikten sonra yine gar dolabı açtığımızda o ona uyuyor mu bu buna uyuyor mu diye kombinler yapma telaşına düşüyoruz canımız çektiğini giyme ve yeme arzusuna düşüyoruz bu ikilemi en çok yaşayanlardan biri benim yokluğu yaşayanlarla beraber aynı havayı teneffüs Edip döndüğümde aynı hataları yapıyorum hayatım hep bunları görmek ve kendime kızmakla geçiyor.

Bu yazı toplam 1499 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Turgut Tunç Arşivi