Irkçılık bir hastalıktır

Dünyanın her yerinde var olan ve fırsat buldukça da vahşetini ortaya koyan ırkçılık tedavisi çok zor bir hastalıktır. Aşağılık kompleksinin tavan yaptığı hal ırkçılıktır. Beyaz, siyahtan üstün olduğunu zanneder. Kendisinden başkalarını aşağı görür, hatta hayat hakkı bile tanımaz. Kendisini insan üstü zanneder, “asil” sınıfından kabul eder. Bunlar insan şeklindeki canavarlardır. Fakat ekonomik güçleri olduğu için diğer insanlarla aynı mekânları paylaşmadıkları için insanlar bunların çirkin yönlerini her zaman göremez.

Geçmişte insanları sınıflara ayıran bu zihniyet, milyonlarca insanın canına kastetmiştir. Onlara göre bir onlar var. Diğerleri ise yok hükmündedir. Avrupa’da yıllarca birbirleriyle savaştılar. ABD’ye gittiler, oradaki yerlileri katlettiler. Yerliler kalmayınca Güneyli-Kuzeyli savaşı çıkardılar. Avrupa’daki yüzleri sömürgeler oluştururken Afrika'nın erkeklerini kaçırarak ABD’deki yeni toprak zenginlerine sattılar.

Köle ticareti, zorbalık, topraklara el koymak, doğal zenginlikleri sömürmek, insanları aşağılamak gibi, insanlık dışı yaklaşımın adı ırkçılıktır.

Bu hastalığın tek çaresi Türk-İslam medeniyetidir. Batıda insanlar birbirlerini yerken, doğuda İslam medeniyeti Türkün adaleti ile birleşince insanlara Allah-u Teâla’nın yarattığı kullar olarak bakışı yayıldıkça insanlar kardeş oldular ve renklerin birbirine üstünlüğü ortadan kalktı. İnsanlara karşı “Yunus”,  insan düşmanlarına karşı “Yavuz” oldular. Doğudan yükselen bu medeniyet, batılı ırkçıları endişelendirdi. Haçlı seferleri adı altında İslam'ın insanca değerlerini yok etmeyi hedeflediler.  Birbirine üstünlük taslayarak yıllarca birbirlerini kıranlar artık tek düşmanı Türk-İslam medeniyeti oldu.

Milliyetçilik, vatanperver olmakla ırkçılık karıştırılmamalıdır.  Alman milliyetçisi ile Türk milliyetçisi aynı değildir. Lügatlerdeki karşılığı belki aynı anlamları ifade etse bile içeriği çok faklıdır.  Mukayesesi bile Türk milliyetçiliğine hakaret sayılır.  Türk milliyetçiliğinde "Önce insan" mefhumu vardır.  Bugün başta Avrupa ülkelerinde ırkçı partilerde ciddi bir yükseliş var. Hatta bazı ülkelerde ırkçı partiler ana muhalefet konumundalar. Bunlar yabancı ve İslam düşmanlığı yaparak AB kriterlerini kaldıracağız diyerek oy alıyorlar. Bir taraftan İslam ve yabancı düşmanlığı yaparlarken diğer taraftan da 70 yıl önce birbirini ırkçı yaklaşımlarla boğazlayan ve milyonlarca kirişinin hayatına mal olan İkinci Dünya Savaşını çıkaran zihniyetin şimdi AB ülkelerinde ana muhalefete kadar yükselme konumuna gelmesi Avrupa'nın nasıl tehlike ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.  8.5 milyonluk İsviçre'nin dörtte biri yabancı kökenli olmasına rağmen aşırı sağcı söylemli partiler pirim yapabiliyor.  Bu hastalıktan kurtulmanın yolu, siyasiler ve medyanın kullanacağı dile ırkçıların düşman oldukları fikirlere karşı daha ciddi cephe alarak tavır koymalarından geçiyor. Siyasiler bir kaç puan için yabancıları ülkenin sırtında yük, uyum sağlamayan kişiler olarak lanse eder, medya her Müslüman'ı terörist, her yabancıyı çalışmayan sosyal güvenlik kasalarından geçinin birileri olarak görürse, gizli bulunan ırkçılık neşv-ü nema bulur.

Irkçılık hastalığıyla mücadele kovid-19'a karşı verilen mücadeleden daha önemlidir.  Irkçıların ABD'deki, Almanya'nın Halle kentindeki, Yeni Zelanda'daki ve yine son olarak Almanya'nın Hanau'daki saldırıları hep ortak yanları olduğunu görmekteyiz.

Avrupa'yı ikinci dünya savaşından sonra bir araya getiren AB kriterleri ve anlayışının altında gözyaşı, kan ve barut kokusu ve milyonlarca insanın hayatı yatmaktadır. Eğer Avrupa bu değerlerinden ayrılır eski günlerine dönerse, en çok kaybeden Avrupa ve daha sonra bütün insanlık olacaktır.  Şimdiden söylem ve eylemlerimize dikkat etmeliyiz.

Biz “Vatan sevgisi imandandır.  Kişi kavmini sevmekle suçlanamaz. Biz yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü" öğütleriyle büyütüldük. Çocuklarımızı bu istikamet üzerine yetiştireceğiz.

Bu yazı toplam 13216 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Ömür Çelik Arşivi