Mültecileri hedef gösterip ülkedeki oturumlu göçmenler cezalandırılacak

2015 yılının son aylarına doğru Tsunami dalgası gibi Avrupa'nın kapılarına dayanan yüzbinlerce mülteciyi kimse beklemiyordu.
Avrupa Yunanistan'ı nasıl kurtaracağını ve içindeki kendi krizini konuşurken, bir an Avrupa Birliği ve üyesi olan ülkelerin gündeminin merkezine mülteciler oturdu.
Oysa başta Suriye'de yanan bu ateşin sıcaklığı 4-5 yıldır Türkiye'yi yakarken, AB ülkeleri bu ateşin kendilerini hiç yakmayacağını düşünüyordu. Ama öyle olmadı. Bu duyarsızlık devam ettiği sürece bu ateş dünyayı yakacak.
Aylardır mülteci dalgası ve tartışmaları baş gündem olmuşken, yılbaşı gecesi Köln'de yaşanan bir seks taciz skandalı tüm okları mültecilerin üzerine çekti.
Alandaki kadınlara Almanca hitap edeceği uygunsuz kelimelerin en önemlilerini Arapca el yazılı el notuna yazıp eğlence alanına giden mülteciler, mülteci karşıtlarının ekmeğine yağ sürdü. Benzer durumun Zürih'te de yaşandığı ortaya çıktı.
İsviçre'de 28 şubat günü oylanacak 4 referandum başlığının en önemlisi olan yaptırım inisiyatifinin yandaşları bu fırsatı kaçırmadı ve argümanlarında seçmen halka anlattılar.
2010 yılında kabul edilen ''suç işleyen göçmen sınır dışı edilsin'' yasası da çok tartışmalıydı. Suç işleyen bir suçlu hukuk ve Adalet önünde kimliği veya pasaportuyla değil, işlediği suça göre eşit yargılanır.
Her zaman yazılarımda belirttim. Bern'de eli demirli sopalarla yasal izinli gösteriden sonra yoldan geçen Türk vatandaşlarına saldıranlardan sonra da ''28 Şubat referandumu öncesi afişlerde bunu kullanırlarsa şaşırmam'' diye yazmıştım.
Bazı kendini bilmez bir avuç gözü dönmüş göçmen veya mülteci ülkedeki uyumlu göçmenlerin veya gerçekten sığınmaya ihtiyacı olan mültecilere zarar veriyor.
28 Şubat'ta oylanacak yasa teklifi, Romanya'dan, Bulgaristan'dan minibüsle elini kolunu sınır kapısından sallayarak geçip, girdiği dükkandan evden sokataki insanlardan gasp ettiği değerli eşyaları çalıp aynı gece tekrar ülkesine giden kriminal turistleri,
kaybedeceği bir şeyi olmayan, İsviçre'ye sadece belirli siyasi bir amaç için sığınmış ve bu ülkedeki bu siyasi hesaplaşmasını burada ne uğruna olursa olsun devam ettiren gözü dönmüş suçluları da cezalandırmayacak.

Köln'deki gibi kadın veya kızlara saldıran tacizci mültecileri de. Savaş ülkesinden gelen başvurusu kabul edilen mültecileri hangi yasayı çıkarırsan çıkar zaten geri gönderemiyorsun. Suç işleyecek gözü dönmüş kişiler ve kriminal turistler zaten ceza yasak falan tanımıyor. İşleyeceği suçu yine işliyor. Geriye kim kalıyor. Çocuğunun eğitimi geleceği için fedakarca işinden evine, evinden işine giden, İsviçre'liden daha yüksek vergi ödeyerek ülkenin ekonomisine katkıda bulunan ülkedeki yerleşik oturumlu en masum göçmenler. Yabancıların işlediği suçlar diye anlatırken, sürekli mültecilerin vukuatlarını gösterip halka korku verip, ülkede oturumlu olmayan cezaevlerindeki kriminal turistler, mültecilerin tümü yabancı istatiğinde değerlendiriliyor. Oysa ülkede hiç bir huzur bozacak yasal olmayan eyleme yürüyüşe ve ülkenin yasalarına aykırı davranmayan, pis işe bulaşmayan ailesi çocuğu olduğu için önce onların geleceğini düşünerek kaybedeceği çok şey olan ülkenin yerleşik oturumlu yabancılarının işlediği suç oranları bu yasayı, yani en basit suçtan otomatik sınır dışı cezasını gerektirecek kadar yüksek değildir.
Bu yasa tüm dünyanın barbar katliamcı diye tanıdığı Daeş'i cezalandıracağız diye Suriye'ye giren bir ülkenin, gerekli izni aldıktan sonra sivil masum halkı katletmesi gibi bir durum oluşturuyor.
Mültecilerin ve kriminal turistlerin manşete taşınan suçlarını seçmen halka gösteren yasa yandaşları, yasa teklifinin kabul edilmesi durumunda en masum oturumlu göçmenler cezalandırılacaklar. Yasalarda boşluk varsa, sınrıdan kriminaller elini kolunu sallayıp geçiyorsa, hakimler işi sulandırıyor toleranslı davranıyorsa, ülkeye gelen kriminallerin sayısında artış varsa sorunun çözümünü SVP başka alanlarda aramalı. Suçun elbette basiti büyüğü yoktur. Ancak yasa teklifinde öyle basit suçlardan burada doğan veya büyümüş bir göçmenin oturma izninin iptalini ve otomatik sınır dışı edillmesini talep ediyor. 2010 yılında kabul edilen ve parlamentonun kanunlaştırmayı kabul ettiği yasa geçerli olması halinde geçtiğimiz yıl 40 farklı suçtan hüküm giyen 251 göçmenin sınır dışı olması gerekiyorken, basit suçların suç kataloğa eklendiği yeni yasa teklifi kapsamında bu rakam 439 olacaktı. Uzun lafın kısası bu yasa İsviçre'ye hiç yakışmıyor. Sağduyulu gazeteci, yazar, sanatsever, ekonomist, hukukcu geniş kesim Halk partisi SVP'nin bu ayrımcı ve insan hakları beyannamesini ihlal eden yasa teklifine karşı duyarlı hassasiyeti gösteriyor. 2010 yılında''Suç işleyen göçmen sınır dışı'' edilsin teklifine destek veren yerli halk bile bu ikinci daha sert yaptırımlar içeren yaptırım uygulama inisiyatifini çok ağır buluyor ve karşı duruyor. Bu yasa sağduyulu seçmenin çabasıyla kabul edilmeyecektir. Burada İsviçre vatandaşlığı bulunan tüm Türk vatandaşları kesinlikle seçim zarfını çöpe atmamalı, sandığa gidip oyunu kullanmalı ve tanıdıklarını oy kullanmaya teşfik etmeli. Bu yasa kabul edilirse hakikaten İsviçre'nin 28 Şubat'ı olur.

Bu yazı toplam 46 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemil Baysal Arşivi