BAĞ-KUR YERİNE SGK'DAN EMEKLİLİK İÇİN HİLE YAPMAK ZORUNDA MIYIZ?

Bugün emeklilik konusunu gençlerin yanında konuşunca, sanki hiç yaşlanmayacaklarmış, emeklilik sorunu kendilerini hiç ilgilendirmeyecekmiş gibi konuya duyarsız olduklarını görebiliyoruz. Oysa bir gün sıra onlara da gelecek. 10-15 yıl önce ''Beni bu konu ilgilendirmiyor'' diyenlerin bugün emeklilik yaşı hesaplaması ve prim transferiyle ilgili harıl harıl bilgi edinme derdinde olduklarını görüyoruz.  Gelelim şimdiki o gençler gibi bir kaç sene önce sıranın kendilerine hiç gelmeyeceğini düşünen vatandaşların emeklilik sorunlarına.
Son dönemlerde ne zaman bir dernek, lokal veya kafeye gitsem vatandaşlarımızın gündeme getirmemi istediği şikayet ettiği bir konu var. Emeklilik yaşına yakın olan vatandaşlarımız konuya hakim oldukları için anlatmaya gerek yok. Ancak genç arkadaşlarımız belki konuyu takip etmiyor olabilirler.
2008 yılında Hükümetin yaptığı Sosyal Güvenlik Reformu ile Avrupa'da yaşayan Türkler, Türkiye'de sigortalı çalışma süreleri yoksa SSK'ya değil de Bağ-Kur'a yönlendiriliyor. Bağ-Kur'dan önemli miktarda daha düşük emekli aylığı alması istenen gurbetçiler hem daha çok günden borçlanıyorlar hem de daha az aylık almış oluyorlar.
Bu durumda çok sayıda vatandaş, SGK'nın ''Senin, işçi statüsünde emekli olman için, borçlanma yapmadan önce Türkiye'de sigortalı olman gerekiyor.'' yorumundan sonra, tatilde veya Türkiye'ye özel uçarak, 1-2 haftalığına bir yakının yanında veya arkadaşın firmasında kendisini sigortalı göstererek çalışıyor.
Bu süre içinde İsviçre'de sigortalığı devam eden bu vatandaşlarımız büyük risk alıyorlar. Kanun'a uygun olarak bir sigortalı çalışma yapılmamışsa, SGK durumu araştırıp pek çok kişinin emekliğini iptal edebiliyor.
Türkiye'ye kesin dönüş yaptıktan sonra olayı mahkemeye taşıyan bir çok vatandaşımıza Avrupa'da avukatlar çeşitli vaatlerde bulunuyor. Bu durumda mağdur olan emeklilikte para tasarrufu yapmak uğruna avukatlara çok para kaptırmış vatandaşlar da var. Son dönemde telefonla mail yoluyla bana dosyalarını göndererek, mağdur olanlar, bu haksızlığa göz yumulduğu kanaatlerini bildiriyorlar.
Bu konuda ''senin emeklilik işini yaparız'' diyerek İstanbul'a, Ankara'ya çağrılıp, işinden izin alarak soluğu Türkiye'de alan ancak bir kaç bin avro masraf ettikten sonra ''senin işin olmuyor'' denilen dolandırılan vatandaşların durumu daha bir vahim.
Emeklilik hayatı ve kesin dönüşler yeni bir hayatın başlangıcı. Bu durumda, vatandaşların kesinlikle en az yarım saat 1 saat zaman ayırıp Zürih veya Bern'deki Çalışma ve Sosyal Güvenlik  temsilciliklerinden kendilerine özel durumlarla ilgili olarak bilgilenmeleri şart. Aksi takdirde, yanlış kişilerin bilgisi ile atılacak yanlış adımlardan sonra bazen geri dönüş olmayabiliyor.
Göstere göstere devleti mahkemeye vermeyi zorlayan yöntemin sonucunda Yargıtay'da gurbetçilerin Bağ-Kur yerine SSK'dan sayılmasına karar veriyor. Veya başka bir hile ise, Türkiye'ye dönen bir gurbetçinin tanıdığı bir işyeri sahibi ahbabının yanında 1-2 aylık SSK sigortalısı olması sağlanıyor veya öneriliyor.
Vatandaş kendilerine önerilen ve kendilerince yaptıkları bu yöntemin adını koydukları üçkağıda ve buna göz yumanlara tepki gösteriyor. Vatandaş haklı olarak şunu soruyor: Bu üçkağıda neden göz yumuluyor veya Devlet yetkilileri neden Bağkur SGK ayrımı yaparak vatandaşlara bu yöntemi zorluyor? Çalışan gurbetçiler yeniden eskiden olduğu gibi SSK'dan emekli olmak istiyor. Vatandaşlar, göz göre göre Avrupa Türklerinin hile yapmalarına  neden olan sosyal sigorta uygulamalarına karşı mahkemeye başvurmak ve mevzuat değişikliği ile tekrar eski haline döndürülmesini yani yurt dışında çalışanların işçi statüsünde emekli olmasını bekliyor. Avrupa Türkleri ''bizim Bağ-Kur ile ne işimiz var'' diyerek tepkili oldukları bu reformun düzeltilmesini diliyor. Ayrıca Bağ-Kur emeklilerinin daha düşük maaş ile emekli olması SGK'dan emekli olanların en az 300-400 TL daha fazla maaş aldıkları işin cabası.

Emeklilerin başka bir sıkıntısı ise, buradan feragat ettikleri sosyal dairelerden alabilecekleri gelirler. Bakıldığı zaman hastalık sigorta primi indirimi, sosyal yardım, işsizlik parası gibi durumlar anlaşılır ancak hastalık sigorta prim indirimi pek anlaşılır değil. Bu parayı vatandaş ödüyor ve başvurduğu takdirde ödediğinin bir kısmını yani neredeyse Türkiye'deki 6 aylık emeklilik maaşına eşdeğer aile başı 3-4 bin frank bir parayı geri alabiliyor. Ancak Türkiye'deki emeklilik maaşından olmamak için yüzbinlerce Frank İsviçre devletine hibe ediliyor. Bir diğer büyük sorun ise, Dünyanın hiç bir yerinde olmayan ama sadece İsviçre'deki Türklere yönelik SGK tarafından yapılan çifte standart. SGK ve AHV arasındaki uyuşmazlık bazılarının emekli olamamasına neden oluyor. Türk SGK kanunlarına göre, İsviçre'de çalısmadığı halde İsviçre sigorta kurumuna minimum düzeyde prim ödeyen vatandaşlarımıza aylık bağlanmasını engelleyecek açık bir hüküm olmamasına rağmen, SGK tarafından aylık bağlanmaması İsviçredeki vatandaşlarımızın haksızlıklıklara uğradıkları yönünde tepkilere yolaçıyor. Vatandaş bu yüzden itimat sorunu yaşıyor.
İsviçre AHV Yasası 10. Maddesi İsviçre'de artık çalışmayı bırakıp çalışmayan herkese yıllık pirim ödemesini öngörüyor. Düşük gelir düzeyinde sosyal yardım alma durumunda olan ve çalışmayanların sözü edilen primleri Kanton sosyal yardım dairelerince ödeniyor. Çalışmayan kişilerin eşleri çalışıyor ve minimum sigorta priminin en az iki katı prim ödüyorsa, bu primler çalışmayan eie taksim edilir ve ayrıca prim ödemesi öngörülmez.
Çalışmayanların ödediği veya eşleri üzerinden minimum düzeyde sigorta pirimi yatıranların emekli aylıklarının daha yüksek olmasını sağlıyor. Malülen emekli olanlar da İsviçre Sigorta Kurumundan yaşlılık aylığı alana kadar minimum düzeyde AHV primi ödedikleri için SGK tarafından minimum düzeyde ödenen sigorta primi nedeniyle emekli edilmiyorlar. Peki SGK bu durumu nasıl yorumluyor? SGK, çalışmadığı halde minimum düzeyde ödenen primleri, Türkiye SGK mevzuatında olmamasına rağmen ''çalışıyor kabul ederim'' diye vatandaşlara yazı gönderiyor. Bu sorunun Ankara tarafından artık ele alınma zamanı geldi de geçiyor bile.

Bu yazı toplam 8140 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Cemil Baysal Arşivi