49 yaşındaki bir kişi, o dönemde eşi olan kadını acımasızca öldürdüğü gerekçesiyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, sanığın suçunu kabul etmesine rağmen, bu ağır kararın yerinde olduğuna hükmetti.

Cinayet Gecesi

Cinayet, 2020 yılı Eylül ayında Altstetten’de bir apartman dairesinde gerçekleşti. Olay gecesi, çift arasında çıkan tartışmanın ardından sanık, kurbanı bıçaklayarak öldürdü. Görgü tanıkları ve sanığın kendi ifadeleri, cinayetin planlı olmadığını, tartışma anında aniden geliştiğini ortaya koysa da, mahkeme sanığın şiddet geçmişine ve olayın vahşetine dikkat çekti. Özellikle, kurbanın 40’tan fazla bıçak darbesi alması, saldırının ani bir öfke patlamasından çok daha fazlası olduğunu düşündürdü.

Mahkeme Süreci ve Kararın Onanması

Sanık, alt mahkemede olduğu gibi üst mahkemede de cinayeti kabul etti ve pişman olduğunu dile getirdi. Ancak mahkeme, sanığın bu ifadelerine rağmen, ömür boyu hapis cezasını uygun buldu ve ilk kararı onayladı. Mahkeme ayrıca, sanığın olay anında akli dengesinin yerinde olup olmadığını değerlendirdi ve bu konuda yapılan psikolojik incelemelerin sonucuna göre, sanığın bilinçli olarak hareket ettiği ve tam sorumluluğa sahip olduğu sonucuna vardı.

Sanık ve avukatları, cezanın hafifletilmesi için itirazda bulunmuş, sanığın olay anında ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını ve bu durumun hafifletici bir sebep olarak dikkate alınmasını talep etmişlerdi. Ancak mahkeme, bu savunmayı reddetti ve suçun vahşeti göz önünde bulundurulduğunda cezada bir indirime gidilemeyeceğini vurguladı.

Kurbanın Yakınlarının Acısı

Kurbanın ailesi ve yakınları, mahkeme kararını bir nebze olsun adaletin yerine getirilmesi olarak değerlendirdi. Cinayetin ardından büyük bir şok ve derin bir yas süreci yaşayan aile, dava boyunca sanığın davranışlarına ve pişmanlık ifadelerine temkinli yaklaştı. Kurbanın kardeşi, duruşma sırasında yaptığı açıklamada, “Kardeşim geri gelmeyecek, ama bu karar belki biraz olsun acımızı hafifletebilir” dedi.

Toplumda Oluşturduğu Etki

Altstetten’deki bu cinayet, yalnızca kurbanın ailesini değil, aynı zamanda Zürih’teki Türk toplumunu da derinden etkiledi. Olay, aile içi şiddetin trajik sonuçlarını bir kez daha gözler önüne serdi ve toplumda bu tür şiddet vakalarının önlenmesi gerektiği yönünde güçlü bir farkındalık yarattı.

Kadın cinayetleri, dünya genelinde olduğu gibi İsviçre’de de ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. İsviçre’deki çeşitli kadın hakları örgütleri, bu tür davaların kamuoyuna yansıtılmasının ve ağır cezalarla sonuçlanmasının, şiddet mağdurlarına bir mesaj niteliğinde olduğunu belirtmekte.

Gelecek Süreç

Sanığın avukatları, davayı daha yüksek mahkemelere taşımayı değerlendirdiklerini belirttiler. Ancak mahkemenin bu kadar net bir şekilde karar vermesi, temyiz sürecinin de zor geçeceğinin işaretlerini veriyor.

Ömür boyu hapis cezasının İsviçre hukuk sistemi içerisinde oldukça ağır bir ceza olduğu biliniyor. Ancak bu davada, cinayetin vahşeti ve sanığın geçmişte de şiddet içeren davranışlar sergilemiş olması, mahkemenin cezayı bu denli ağır tutmasına yol açtı.

Sonuç olarak, Zürih Altstetten’de yaşanan bu trajik olay, hem İsviçre kamuoyunda hem de Türkiye’deki gurbetçi topluluklar arasında derin bir üzüntüye yol açmış durumda. Kadın cinayetlerine karşı artan farkındalık, bu tür şiddet olaylarının önlenmesi için toplumda daha fazla eylem ve eğitim talebini beraberinde getiriyor.

Kaynak: Watsons