Prof. Dr. Mutlu Özcan hep ilkleri yaşadım

Prof. Dr. Mutlu Özcan hep ilkleri yaşadım

Zürih Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde ilk bayan fakülte dekanı (Direktör) olan Prof. Dr. Mutlu Özcan’ın hayatı başarı öyküleriyle dolu.

ZÜRİH- Diş hekimliği alanında dünyanın en önemli organizasyonu olarak bilinen Uluslararası Diş Araştırmaları Birliğince (IADR) kendi alanında ‘Yılın En Seçkin Bilim İnsanı’ seçilen Zürih Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ilk bayan Dekanı ve Diş Malzemeleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mutlu Özcan, dünyada çok ender bilim insanının ulaştığı başarıyı genç yaşta ulaştı.
Bir çok ilim insanının mesleğinin son demlerinde ulaştığı başarıyı genç yaşta elde eden Prof. Dr. Mutlu Özcan elde ettiği başarının sırrının merak, disiplin ve planlı çalışmaktan geçtiğini söyledi. Prof. Dr. Özcan, “Mutlaka günlük, aylık ve yıllık planlarımı yaparım. Bu beni disipline sokan en büyük etkenlerden biri. Bir diğeri zorluklar ve ara sıra yaşanan ara dönemlerine rağmen sebatkar bir şekilde çalışmaya devam etmek. Sorumluluk duygusu ve dürüstlük başarı için mutlaka olması gereken karakteristik özellikler benim için. Ama başarılarımdaki en çok etkili olan faktör kendime verdiğim söz, yaptığım planlara uymak. Bilimsel açıdan ele alacak olursak, bence iki türlü başarı vardır. Biri akademik, diğeri de sosyal başarı. Sonuç olarak kendimizle beraber içinde bulunduğumuz yerleri, insanları da temsil ediyoruz. Dolayısla ekip ruhu şart. Kişinin duruşunun, çizgisinin, hayat prensiplerinin olması elzem bir durum. Hem sosyal, hem de mesleki kapasite bir arada olmalı. Benim için sanırım başarının sırrı bu” diyerek gençlere kararlı ve disiplinli olmalarını tavsiye etti.


ANNEM RESSAM BABAM DOKTOR
Doktor bir babanın ve ressam bir annenin ili çocuğundan biri olan Mutlu Özcan, kendi hayat hikayesini şu şekilde özetledi. “Ben 1969 Erzincan doğumluyum. İlkokulu Denizli Gazi İlkokulunda okudum. Ailem aslen Denizlili. İlkokuldan sonra Ankara TED Kolejini kazandım. Hazırlık ve orta biri orada okuduktan sonra liseyi İzmir Bornova Anadolu Lisesinde bitirdim. Annem ressam (rahmetli oldu), babam doktor. Bir de erkek kardeşim var, o da inşaat mühendisi. Kardeşim İzmir Özel Türk Kolejini kazanınca ben de Ankara’dan İzmir Bornova Anadolu Lisesi`ne geçiş yaptım. Liseyi bitirdikten sonra Marmara Diş Hekimliği fakültesini kazandım ve uluslararası bir boyuta ulaşacak olan diş hekimliği maceram başlamış oldu”

-Neden diş hekimliği? surumuza genetik bir durum okduğunu brlirten Prof. Dr. Mutlu Özcan,
“Açıkçası ailemizde birkaç diş hekimi var. Teyzem, eniştem ve hatta anneannemin kız kardeşi bile. O yüzden mesleğe zaten aşinaydım ve bir sempatim vardı. Bir de genetiksel olarak bana uyduğunu düşünüyordum. Biraz el yeteneği gerektiren bir meslek hem de tıbbi yanı var. Ben aslında Bornova Anadolu Lisesi matematik bölümü mezunuyum. Dolayısıyla biyomateryaller bölümü benim geçmiş deneyimlerime uygun bir bölümdü. Bilinçli bir secim diyebiliriz. Biyoloji mezunu olsaydım daha farklı bir alana kayabilirdim. Tabii biraz da sınav performansi ile alakalı seçilen meslek. Matematik puanlarım fen puanlarımı hep geçerdi. Sıralamayı birazcık değiştirsem belki de şu an inşaat mühendisiydim. Biraz kader, biraz da çok istemek oldu ama iyi ki de oldu.

Akademik yolda nasıl ilerlediniz ?
Diş hekimliği fakültesinde araştırma görevlisi olarak başladım. Yurtdışında konferanslara gidiyordum bir yandan. 1995 yılında yurtdışından teklifler gelmeye başladı. Araştırma görevlerimi kongrelerde sunmaya erken başlamıştım. 1997’de de Almanya Köln Üniversitesi, İngiltere Birmingham Üniversitesi ve Hollanda Nijmegen olmak üzere üç yerden teklif almıştım. 18 yaşımdan beri maddi anlamda ailemden bağımsız yaşıyorum. O yüzden Almanya daha cazip gelmişti. Almancam hiç yoktu. Ama iki yılda doktoramı bitirip dönebilecektim. Hocalarımın da gitmemi çok istemesi üzerine gidip 2 yıl sonra geri dönüp kariyerime Türkiye’de devam edecektim. Doktoramı orda yaptıktan sonra koşa koşa geri geldim. Daha fazla kalmak istemedim. Acikcasi yurt dışı hevesim yoktu. Aynı şartlar verilse Türkiye’de de aynı işleri yapabilirdim. Almanya’daki hocam doçentlik tezini burada yap demişti. Ancak maddi açıdan da çok sıkıntı çekmiştim. Kısıtlı bir parayla gittim ve ailemden yardım almamak için çok inatlaştım. Kısıtlı zamanda sadece doktoramı değil paralel olarak yaklaşık 20 tane çalışma da yapmıştım. Sonra Türkiye’ye döndüm ve Marmara Üniversitesinde yardımcı doçent oldum. 2000 yılında gittiğim bir cok kongreden ödüller kazanarak döndüm. Yeniden teklifler gelmeye başladı. 2000 yılında aldığım bir ödülden sonra aynı gün içinde daimî kadroda yardımcı doçent olarak Hollanda’dan ve Finlandiya`dan, 1-2 ay sonra da misafir araştırmacı olarak Norveç’ten bir teklif aldım.

8 yıl Hollanda deneyimiz nasıldı?
O sıralar Türkiye’deydim ve bu teklifleri alınca kariyerime belki de yurtdışında devam etmeliyim diye düşündüm. İlk olarak İskandinavya tecrübesi edinmek istiyordum. Bu yüzden Hollanda’dan teklif gönderen kişilere önce Finlandiya ve Norveçè gidip daha sonra Hollanda’ya gelebilir miyim diye sordum. Amacım orada 6 ay kadar kalıp sonra Hollanda’ya geçmekti. Ancak Finlandiya’daki hocam ilk 3 aylık performansımı beğenince 2 yıla kadar uzatmak istedi. Ben de bu durumda Marmara Üniversitesi’nden tamamen istifa ettim. 2 yıl Finlandiya’da kaldım, Norvec`e de gidip bazi arastirmalarimi orada yaptım. Sonrasında Hollanda’ya geçtim. Hollanda’da Almanya doktorasının yeterli olmadığını, PhD yapmam gerektiğini söylediler. PhD gerçekten farklı bir akademik yoldu. Bunu deneyimlemek istedim ve kabul ettim. Bu sırada Türkiye’den de doçentliğimi aldım. Hollanda’da kadroya girdim. Hem preklinik hem de klinik olduğu için ve bir yandan da PhD yaptığım için çok yoğun çalışıyordum. O sırada annem vefat etti bende 2 yıl gibi bir sürede PhD’mi tamamladım. Daha sonra baş doçentlik unvanını kazandım. 2005 yılında Amerika’nın Washington Üniversitesi’nden bir teklif aldım. 28 kişi başvurmuştu, 1 kişi seçiyorlardı ve ben seçilmiştim. Hollanda’daki Groningen üniversitesi biraz kasaba üniversitesi gibiydi. Oradaki diş hekimliği fakültesine tıp fakültesi tarafından çok öncelik tanınmıyordu. Böyle olunca Amerika’yı düşünmeye başladım. Ancak hocalarımın ısrarıyla kalma kararı aldım. 2007 yılında da Hollanda’da profesör oldum.

2009 yılında Zürih Üniversitesinden Protez Kürsüsünde Dental Materyaller Bölüm Başkanlığı için bir teklif aldınız. Nasıl gelişti bu dönem?

"Aslında o sıralarda profesör kadrosu olmayan başka bir kürsüden daha teklif almıştım. Ancak bu teklifi değerlendirmemek mümkün değildi. 9 kişi arasından seçildim. Hollanda’dan ayrılmak çok zor gelmişti çünkü oradaki meslektaşlarımla ve öğrencilerimle çok iyi bir ilişkim vardı. Ama orada diş hekimliği adına çok fazla gelecek göremiyordum. Diş hekimliği olarak tıp fakültesinin bir birimiydik. Dolayısıyla kararlar tıp fakültesine aitti. Dolayısıyla tanınmış bir üniversite olan İsviçre’deki Zürih Üniversitesi teklifini kabul ettim. Hollanda’daki kadromu da kapatmadılar. PhD öğrencilerime hala danışmanlık yapabiliyorum. Ya onlar İsviçre’ye geliyorlar, ya ben Hollanda’ya gidiyorum ya da kongrelerde buluşuyoruz.

-İngiliz Kraliyet Üniversitesi tarafından “İngiliz Kraliyet Akademisi Diplomatı” unvanına layık görüldünüz. Uluslararası Diş Araştırmaları Birliği (IADR) tarafından “2018 Yılın En Seçkin Bilim İnsanı” ödülüne layık görüldünüz. Aynı zamanda EPA Genel Sekreterliği seçimlerini kazanan ilk Türk Profesör unvanına da sahipsiniz. Sizin için en anlamlısı hangisi oldu?

“Hepsi çok değerli olsa da benim için en öne çıkan IADR tarafından verilen ödüldü. Genelde mesleğin son aşamasında, emekliliğe yakın zamanlarda verilen bir ödül. Bu ödülü 48 yaşımda kazanmanın benim için çok büyük bir anlamı var. Bugüne kadar kendi alanımda mesleğe katkıda bulunan kişilerin, bu işin duayeni diyebileceğimiz kişilerden oluşan bir komite tarafından verildi, başvurarak alınan bir ödül değildi. İngiliz Kraliyet Akademisi de öyle keza. İsviçre’den bu ödüle seçilen ilk kişiydim. 900`ün üzerinde yayınlanmış makalem var. Yakaldığım tüm başarılsrın altında çok çalışmak ve işimi severek yapmak geliyor”

-Çok çeşitli ülkelerde profesörlük yaptınız. Amerika, Brezilya, İspanya, İtalya, Hollanda, Finlandiya, Norveç, Çin, Türkiye ve İsviçre gibi. En cok hangisi etkiledi kayriyerinizi?

“Saydığınız ülkelerden bazılarında daimî, bazılarında misafir profesörüm. Kariyerimi en iyi etkileyen dönem Finlandiya’da geçirdiğim süreydi ve göz açıcı bir yerdeydi oradaki tecrübem. Tabii ki o sırada genç olmanın da etkisi var. Dürüstlükleri, sosyal sağlık sistemleri beni çok etkilemişti. Hollanda da Finlandiya gibiydi aslında, benzer karakterlere sahipler bilimsel alanda ve eğitimde. İki ülke de bana bilimin daha ön planda olması gerektiğini, bilgili olmam gerektiğini bir kere daha tasdik ettirdiler. Dürüst çalışmaya verilen öneme, iş etiğine en fazla bu ülkelerde şahit oldum. Bir diğer değişik tecrübem olan Brezilya ise bana resmen kucak açmıştı. Orada profesörlük yapan hocam bana 65 kişilik bir kürsü verdi, hala görüşmeye ve beraber çalışmaya devam ederiz. Orada diğer Avrupa ülkelerinde görmediğim mesleğe olan sevgiyi tattım ve bu beni çok etkilemiştir. Türkiye bu konuda Brezilya’yı örnek alabilir çünkü benzer zeminleri olan iki ülke. Motivasyonu yüksek, çalışkan kişiler ekip halinde çalışıyor. Avrupa’da daha çok bireysel çalışma var çünkü bireysel bir toplum düzeni var aynı zamanda. Ekip ruhunu fazlasıyla yaşadığım için Brezilya da güzel bir örnek”

-Türk bir bilim insanısınız ve bayan bir bilim insanısınız. Su anda Zentrum für Zahnmedizin`in Direktörüsünüz. Özellikle yurt dışında herhangi bir zorlukla karşılaştınız mı?

“Kurulusundan bu yana Zürich Üniversitesi diş hekimliği fakültesinin bayan fakülte profesörü hiç olmamış. Oradaki ilklerden biriyim, Türk’üm ve göçmen çocuğu değilim. Birçok toplantıda tek bayan ben oluyorum. Bunun tabii bazı sıkıntıları var, bazen kabullenmekte sıkıntı yaşıyorlar. Ancak ben duruşumu, çizgimi değiştirmedim. Üretimim ve performansım sanırım onlardaki önyargıyı büyük bir oranda yıktı”

d2296aa4-d121-4223-9bee-97bd5d3db4ea.jpeg

cb7cc411-6e3a-4cf9-a1e0-17aeb9c8b9e5.jpeg

Bu haber toplam 40 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.