Başınızı eğmeyin Türkiye arkanızda

Başınızı eğmeyin Türkiye arkanızda

Başbakan Davutoğlu, ''İsviçre Buluşması'' toplantısında açık ve net konuştu: "Mutlaka bir gün Türkiye AB'ye girecek. Yalvarmayacağız, başımız dik şekilde, dinimizle, dilimizle gireceğiz. İslam Avrupa'n

UET'nin organize ettiği 'İsviçre Buluşması' toplantısında Başbakan Davutoğlu, İsviçre'deki Türk toplumu ile bir araya geldi. Buluşmada coşku zirve yaptı.


ASLIMIZI KAYBETMEYECEĞİZ
Başbakan Davutoğlu, Türkiye eski Türkiye değil dedi ve ekledi: "Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda staratejik kararlılığını bir kez daha yineledik. Dilimizle, dinimizle, örfümüzle birgün Avrupa Birliği'ne girecek. Yalvarmayacağız, biz dik duruşumuzla Avrupa Birliği'ne gireceğiz.

BARIŞ İÇNDE YAŞAYACAĞIZ
AK Parti yıllarla birlikte Türklerin Avrupa sokaklarında başlarının dik dolaştığını ifade eden Davutoğlu "İslam Avrupa'nın asli dinidir ve asli dini olmaya devam edecektir. Müslümanlar ve Hristiyanların Avrupa'da barış içinde yan yana yaşayacaklar. Bunu kimse engelleyemez" dedi.


Haber: Cemil Baysal - Mehmet Çelik- Abdussamed Berke


BADEN - Başbakan Ahmet Davutoğlu, İsviçre UETD tarafından organize edilen etkinlikle İsviçre Türkleriyle buluştu. UETD İsviçre Başkanı Murat Şahin başbakana hoşgeldin konuşmasında, Cumhuriyet tarihi boyunca İsviçre Türkleriyle ilk defa bir Başbakan'ı buluşturmanın kendilerine nasip olmasından dolayı büyük bir mutluluk yaşadıklarını dile getirdi.
Baden'de 2 bin civarında vatandaşın doldurduğu Trafo salonunda, ellerinde Türk bayraklarıyla coşkuyla karşılanan Başbakakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, konuşmaları sırasında sık sık alkışlandı.  İsviçre Buluşması'na, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu, Ak Parti Milletvekili Metin Külünk, AK Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Türkiye'nin Zürih Başkonsolosu Aslı Oral, Türkiye'nin Bern Büyükelçisi Mehmet Tuğrul Gücük, Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosu Nurdan Bayraktar, Türkiye'nin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Haluk Ilıcak, Türkiye'nin BM Cenevre Ofisi nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Ferden Çarıkçı, UETD Başkanı Süleyman Çelik ve İsviçre Başkanı Murat Şahin hazır bulundu. Türk vatandaşlarının yanısıra, Arnavut, Boşnak, Somali, Filistin bayraklarıyla büyük bir coşkuyla karşılanan Davutoğlu burada vatandaşlara hitap etti.

İSLAM AVRUPA'NIN ASLİ DİNİDİR
Fransa'daki Müslümanların liderleriyle oturup konuştuklarını, dertleştiklerini anlatan Davutoğlu, sonra Berlin'e geçtiklerini ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ikili görüşmeler yaptıklarını anımsattı. Bunun yanı sıra Berlin'de ırkçılar tarafından  Müslümanlar yatsı namazını kılarken yakılan Fatih Camisi'ni yerinde ziyaret ettiklerini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Orada da nerede olursa olsun, her türlü ırkçılığa karşı başımız dik bir şekilde ayakta duracağımızın mesajını verdik. İşte bir kez daha Zürih'ten sesleniyorum; İslam Avrupa'nın asli dinidir ve asli dini olarak devam edecektir. Endülüs'ten Osmanlı'ya ve yarım asır önce Anadolu'nun her bir köşesinden çıkıp, o kutsal yürüyüşle buraya gelen, o yiğit insanların getirdiği ve Avrupa'ya ezanla birlikte çil çil kubbe gibi serpiştirdiği, o mescitler, o camiler mutlaka korunacaktır, onlara uzanan ellere karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.Tekbiri Zürih'e taşıyan kardeşlerimin alnından öpüyorum, Allah sizi yetiştirenlerden razı olsun. Buralara, bu diyarlara tahta bavullarla gelmekle birlikte, fakir bir şekilde gelmekle birlikte, gönlü zengin bir şekilde, imanını koruyan o ilk gurbetçilerimize selam olsun, onların evlatlarına selam olsun. Allah'ın rahmetine kavuşanlara rahmet diliyoruz. Onlar ne mübarek insanlar ki Anadolu'dan Rumeli'den bu diyarlara geldiklerinde, buralara öyle bir tohum ektiler ki Allah'ın izniyle o tohum, Avrupa merkezinde bir adalet çınarı olarak yükselecek. Kimse bunu engelleyemeyecek.''


Müslümanlar ve Hristiyanların Avrupa'da barış içinde yan yana yaşayacağını belirten Davutoğlu, bunu kimsenin engelleyemeyeceğini söyledi. Türkiye'nin AB yolunda stratejik kararlılığını bir kez daha vurguladıklarını anlatan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:


AB YOLUNDA KARARLIYIZ
''Önümüze getirilen engellere rağmen, önyargılara rağmen, her türlü provokasyona rağmen Türkiye, Avrupa Birliği yolunda yürümeye kararlıdır. Neden biliyor musunuz? Hem Türkiyesiz Avrupa büyük bir eksiklik olacaktır ama en önemlisi de sizler için, Avrupa Birliği yolunda yürümeye devam edeceğiz. Madem ki burada bizim kültürümüzü, örfümüzü, dilimizi, dinimizi temsil eden kardeşlerimiz var, madem ki 45 milyon var Avrupa'da Müslüman, işte Türkiye Avrupa Birliği'nin parçası mutlaka olacaktır. Mutlaka bir gün Avrupa Birliği'ne gireceğiz. Yalvarmayacağız, dilenmeyeceğiz, hiç bir özel ayrıcalık beklemeyeceğiz. Başımız dik bir şekilde gireceğiz, onurla gireceğiz. Dinimizle, dilimizle, örfümüzle Avrupa Birliği'ne gireceğiz. Siz aziz Zürihliler, İsviçreliler, siz Avrupa'nın kalbinde böyle dik duruyorsunuz, bize dünyanın her yerinde baş eğmek yakışır mı? Siz bir an bile tereddüt etmeden bizim kültürümüzü Avrupa'da yaşıyorsunuz, biz o kültürden bir zerre dahi fedakarlık eder miyiz? Başımızı eğer miyiz? Eğmeyiz Allah'ın izniyle, eğmedik, eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Biz baş vermiş ama baş eğmemiş Çanakkale'nin yiğitlerinin torunlarıyız.''

YALVARMADAN GİRECEĞİZ
''2002'de iktidara geldiğimizde, o zaman yaptığımız görüşmelerde, fısıltı halinde de olsa, bazen de seslerini yükselterek  şöyle derlerdi: 'Türkiye Avrupa'ya girmek için çok fakir, çok zayıf, alırsak Avrupa'ya yük olur. Alırsak Türkiye'ye milyarlarca, yüz milyarlarca avro katkı yapmamız beklenir. Türkiye krizden yeni çıkmış fakir bir ülke'. Elhamdülillah onların önünde hiç bir şey talep etmeden, o fakir dedikleri ülke bugün dünyanın yükselen gücü, G-20'nin başkanı. Onlardan, hani başka ülkelere yaptıkları gibi yüz milyarca avro istemeden, talep etmeden, tek başımıza alnımızın teriyle buralara geldik. Milletimizin helal kazançlarından aldığımız vergilerle buraya geldik. Çalışkan milletimizin ahlakıyla buraya geldik, çalışkanlığı ile buraya geldik. Allah bizi hiç bir zaman, hiç bir şekilde namerdin karşısında mahcup etmesin, değil merde namerde bile muhtaç etmesin. Biz o yılları biliriz, 1 milyon dolar için neler yapıldığı yılları biliriz ama şimdi öyle değil. Şimdi de diyorlar ki aynı çevreler 'Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek için çok güçlü. Eğer Avrupa Birliği'ne girerse, Avrupa'nın karakterini değiştirir, Avrupa Parlamentosu'nun dörtte biri Türk olur' diye çekiniyorlar.

TÜRKİYE AVRUPA'YI DEĞİŞTİRİR
12 yılda 'Türkiye zayıf, Avrupa'ya giremez' diyenlerden, 'Türkiye çok güçlü, girerse Avrupa'yı değiştirir' denilen günlere geldiklerini ifade eden Davutoğlu, 'İşte AK Parti yılları bu yıllar. İşte sizin Zürih sokaklarında, İsviçre sokaklarında, ve bütün Türklerin, bütün Avrupa sokaklarında başının dik dolaşmasını sağlayan bu'' dedi. Başbakan Davutoğlu, ''Buradan bir daha sesleniyorum, Avrupa bir gün küresel güç olacaksa, Türkiye'nin üyeliği ile olacak. Avrupa ekonomisi bu krizden çıkacaksa, Türkiye'nin dinamik nüfusuyla, girişimci kudretiyle çıkacak. Avrupa için biz bir yük değiliz. Avrupa için Türkiye bir şifadır. Hem ırkçılık hastalığına karşı bir şifadır, hem ekonomik durgunluğa karşı bir şifadır hem de Avrupa'nın düşen gücüne karşı, Avrupa'yı ayağa kaldıracak bir şifadır'' Programın sonunda Başbakan'ın çocukluğunda bir karne törenindeki resmi tablo olarak UETD Murat Şahin tarafından Başbakan'a hediye edildi.

 
Permierminister der Türkei in Baden
 
An der vom schweizerischen Verein „Union Europäisch Türkischer Demokraten“ (UETD) im Trafo-Gebäude organisierten "Schweizer Treffen" spricht der türkische Premierminister Klartext: "Die Türkei wird eines Tages auf jeden Fall der EU beitreten. Wir werden nicht bitten, erhobenen Hauptes mit unserer Religion und unserer Sprache werden wir eintreten. Der Islam ist eines der Hauptreligionen Europas und wird es bleiben.
Cemil Baysal, Mehmet Celik, Abdussamed Berke
Baden, AG- Der Präsident der UETD Schweiz, Murat Sahin, hat in seiner Willkommensansprache seine Freude zum Ausdruck gebracht, zum ersten Mal in der Geschichte der türkischen Bevölkerung und türkischstämmigen Schweizern ein Treffen mit dem Premierminister organisiert zu haben. Über 2000 Besucher haben die Ansprache des Premierministers, Prof. Dr. Ahmet Davutoglu, mit Fahnen aus der Türkei, Mazedonien, Albanien, Bosnien, Somali und Palästina begrüsst und seine Ansprache mit Standing Ovations und Zurufen unterbrochen.
 
Teilnehmer am Treffen mit der Bevölkerung
Am Treffen haben teilgenommen, der türkische Minister für die EU und Verhandlungsleiter mit der EU Volkan Bozkir, der Finanzminister Mehmet Simsek, Vizepräsident der regierenden AK Parti Besir Atalay, der Istanbuler Abgeordnete der AK Parti und Vizepräsident für die Beziehungen zum Ausland Herr Mehmet Külünk, die Vorsitzende der Türkisch-Schweizerischen Freundschaftsausschusses des Parlaments in Ankara und Abgeordnete der Provinz Erzurum Frau Fazilet Dagci Ciglik, der türkische Botschafter in Bern Tugrul Gücük, die Generalkonsulin in Zürich Asli Oral, die Generalkonsulin in Genf Nurdan Bayraktar, der Abgesandte an der WTO Botschafter Mehmet Haluk Ilicak, der ständige Abgesandte der Türkei an der UNO in Genf Botschafter Mehmet Ferden Carikci, der Präsident der UETD Europa Süleyman Celik sowie der Vorstandsmitglied und Generaldirektor der Nachrichtenagentur Anadolu Agency.
 
Europa nach dem letzten Anschlag in Paris
Der Premierminister hat von seiner Arbeitswoche berichtete, seinen Gesprächen mit Vertretern der Muslimen in Frankreich, seinem Gespräch mit Kanzlerin Merkel in der Berlin, seinem Besuch in der Fatih Moschee, das während des Nachgebets angezündet wurde. „In Europa und überall auf der Welt haben wir klargemacht, dass wir jeglichem Rassismus die Stirn bieten werden.  Auch hier deklarieren wir, der Islam ist Teil Europas und wird als solches bleiben. Von Andalusien bis zu den Osmanen, von Gastarbeiter vor einem halben Jahrhundert, die Ihre Gebetsräume und Moscheen hier errichtet haben, wir deklarieren, dass wir diese auf jeden Fall schützen werden und die Hände, die danach greifen, bekämpfen werden.“
Davutoglu führte aus, Christen und Muslime werden in Frieden miteinander leben, niemand wird dies verhindern können. Er versicherte die Weiterverfolgung der strategischen Ausrichtung seiner Regierung Richtung EU.
 
Entschlossen auf dem Weg zur EU
Unsere Regierung, ist trotz aller Hindernisse, die uns gestellt werden, trotz aller Vorurteile, trotz aller Provokationen entschlossen, die Türkei in die EU zu führen. Wisst Ihr wieso? Einerseits weil die EU ohne die Türkei mangelhaft ist, andererseits aber auch für Euch, die Bevölkerung hier. Es gibt Euch hier, Ihr die unsere Kultur, unsere Lebensweise, unsere Sprache, unsere Religion hier vertreten, es gibt 45 Millionen Muslime in Europa, deshalb wird die Türkei auf jeden Fall Teil Europas bleiben. Auf jeden Fall werden wir der EU beitreten. Wir werden nicht bitten, wir werden nicht betteln, wir werden auch überhaupt keine Spezialbehandlung erwarten. Erhobenen Hauptes und mit Würde werden wir beitreten. Ihr lebt unsere Kultur hier in Europa aus. Unter diesen Umständen werden wir auf keinen Fall hier nachgeben. Die Köpfe haben wir mit Allahs Hilfe nie gesenkt, senken sie jetzt nicht und werden sie auch in Zukunft nicht senken. Wir sind die Nachfahren der Kämpfer (die gegen die imperialistische Entende-Flotte, bestehend aus britischen und französischen Kriegsschiffen 1915 den Verteidigungskrieg) in den Dardanellen geführt haben. Wenn es sein muss opfern wir unsere Köpfe, senken werden wir sie aber nicht.
Als unsere Regierung 2002 an die Macht kam, wurde uns manchmal unter vorgehaltener Hand manchmal aber auch lautstark erklärt: Die Türkei sei zu arm für einen Beitritt. Sie würde zurLast werden. Wir müssten die Türkei mit Milliarden unterstützen. Die Türkei hatte damals gerade eine Wirtschaftskrise hinter sich. Allah sei Dank, ohne eine Leistung seitens der EU zu erwarten, ist die damals als arm bezeichnete Türkei heute eine aufstrebende Wirtschaftskraft, und hält das Präsidium der G20 inne. Ohne die Milliarden, die andere Länder erhielten, zu verlangen, haben wir diese Leistung selber mit unserem eigenen Schweiss erarbeitet. Mit dem Arbeitswillen und der –ethik der Bevölkerung sind wir hierher gekommen. Wir erinnern uns an die Zeiten vor unserer Regierung, die Bürger erinnern sich gut an die Zeiten, wo frühere Regierung allerhand für eine Million Dollar anstellten. Heute sagen dieselben Kreise, die uns damals als als arm bezeichneten „Die Türkei ist heute wirtschaftlich zu stark. Würde sie eintreten, würde sie den Charakter der EU ändern, ein Viertel des EU-Parlaments wäre türkisch.“ Das sind die AK Parti-Jahre, das ist der Leistungsausweis unserer Regierung.
Hier und jetzt rufe ich: will die EU eines Tages eine Wirtschaftsweltmacht sein, ist das mit der Türkei möglich. Will die EU-Wirtschaft der Krise entkommen, muss dies mit dem Unternehmertum und der dynamischen Bevölkerung der Türkei erfolgen. Wir sind keine Last für Europa. Wir sind die Medizin für Europa, gegen die Krankheit des Rassismus, gegen die Schwäche der Wirtschaft und gegen die nachlassende Wirtschaftskraft. Die Türkei ist die Medizin, die Europa wieder auf die Beine helfen kann.
Im Anschluss an die Ansprache hat der Präsident der UETD Schweiz dem Premierminister ein Porträt aus seiner Kindheit, beim Empfang seines Zeugnisses überreicht und die Premierminister hat sich hierfür bedankt.
 
22.jpg

basbakan1_1-(1).jpgbasbakan1_3.jpgbasbakan1_4.jpg

Bu haber toplam 3606 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.