STK'lardan ortak çağrı : Mutlaka sandığa gidin
POST gazetesi yaklaşan seçimler öncesinde sivil toplum örgüt liderleriyle seçimi masaya yatırdı. Ortak kanaat demokratik hakkın sonuna kadar kullanılması yönünde.
ÇÖZÜM SANDIKTA
İslam Toplumu Başkanı Kasapoğlu, İsviçre Türk Federasyonu Başkanı Okutan, UETD Başkanı Şahin, TİSAB Başkanı Samsunlu, CHP Birlik İsviçre, Alevi Federasyonu Başkanı Mor, MÜSİAD Başkanı Çıtak, İsviçre Kadınlar Derneği Yarar, İslam Cemiyetleri Federasyonu Öztürk sorunların çözüm adresini sandık olarak gösterdi.
BARIŞ SEVGİ HUZUR
7 Haziran'da yapılacak seçimlerin barış, sevgi ve huzur ortamında geçmesi temennisinde bulunan STK temsilcileri "Avrupa'dan seçime katılım ne Kadar fazla olursa Türkiye'deki siyasi partilerin buradakileri dikkate alma oranları daha da artar. Sorunları çözmek ve daha güçlü yapılanma için mutlaka herkes üzerine düşeni yapmalı" dediler.
Cemil Baysal / ZÜRİH- 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri, yurtdışında ilk kez sandık açılacak genel seçim olması itibariyle vatandaşlar arasında büyük heyecana neden oluyor. Vatandaşlar Türkiye gündemine öncesine göre daha fazla takip eder oldu.
İsviçre'de bulunan bazı Sivil Toplum Kuruluşları (STK) başkanlarının, 8 Haziran itibariyle Ankara'da yeni kurulacak yeni hükümetten çözümlenmesini beklediği, Avrupa'da yaşayan vatandaşların yıllardır çözüm beklediği sorunların başlıklarını ve seçimlerle ilgili görüşlerini aldık. Sandıkta söz sahibi olacak vatandaşlardan önce sözü İsviçre'deki bazı STK başkanlarına verdik. Her farklı kesimin görüş ve taleplerinin, beklentilerinin dile getirilmesini, görüşleriyle vatandaşın 7 Haziran öncesi sesi olmalarını amaçladığımız haberimizde İTT Başkanı Kahraman Tunaboylu'nun yoğunluğu, İslam Kültür Merkezi Başkanı Süleyman Doğru'nun siyasi konularda görüş belirtmek istememesi nedeniyle görüşlerine yer veremedik.
İslam Toplumu Başkanı Abdullah Kasapoğlu, İsviçre Türk Federasyonu Başkanı İrfan Okutan, UETD Başkanı Murat Şahin, TİSAB Başkanı Hüseyin Samsunlu, CHP Birlik İsviçre, Alevi Federasyonu Başkanı Duran Mor, Musiad Başkanı Cesur Çıtak, İsviçre Kadınlar Derneği Meziyet Yarar, İslam Cemiyetleri Federasyonu Mustafa Öztürk'ün vatandaşlara mutlaka sandığa gidin çağrılarıyla Ankara'nın 8 Haziran'dan itibaren çözmesini bekledikleri değişik konularla ilgili görüşleri şöyle:
MUSİAD Switzerland Başkanı Cesur Çıtak: "Tam Vatandaşlık zamanı" Genel secimler kapıda ve Ankara'nın gündemine oturduk Bugünlerde Ankara'dan gelen değerli misafirlerimiz hiç eksik olmuyorlar Hatırlanmak güzel bir duygu. Güçlü bir ülkenin vatandaşları olarak Avrupa'lı Türkler olarak anılır olduk.Son 50 yılda gurbetçi hiç bu kadar hatırlanır olmamıştı. Değerimizin arttığını hissetmeye başladık Ankara'dan buralara kadar gelen sayın siyasetçilerimiz nedeniyle. Dönem bizim dönemimiz şimdi bizim oylarımıza talipler. Gelsinler memnuniyetle. Ama samimiyetlerine inanarak bizler için ne yapacaklarını iyi anlatmaları gerekiyor. Hepsinden önemlisi bizler ne isteyeceğiz, bu bir fırsat ve bu fırsatı iyi degerlendirmemiz gerekiyor. Siyasi düşüncelerimiz farklı da olsa istek ve taleplerimizin çoğu bu gurbette ortak olmalı. Hangi görüşden olursak olalım, isteklerimize kulak verecekler.Geçen yerel seçimlerde bir oyun önemini hepimiz gördük.Bizler Milletvekillerini seçeceğiz, bir oy çok şeyleri değiştirebilir.Oyumuzu geleceğimiz için kulanalım, çocuklarımızın geleceğinde bizlerin de söz sahibi olması adına ayağımıza kadar gelen sandığa gidelim ve oyumuzu kullanalım. Ötekileştirmeyen,kavga ve gürültülerden uzak duran nezih bir topluluğuz. Bence gelecekte herşey daha da güzel olacak. Buna tüm samimiyetimle inanıyorum. Hayatayımızı her alanda yükseltebilecek birlikten ayırmayacak medeniyetleri çatışmaya sürüklemeyecek güzel seçim temennileri dilerim. |
Avrupa Türk Demokratlar Birliği UETD İsviçre Başkanı Murat Şahin: "7 Haziran seçimleri milat olacak" 7 Haziran seçimleri ülkemiz ve Avrupalı Türkler için milat olacak Seçimler bizim için hem de ülkemiz için yeni bir diriliş, esaretten kurtulma, kardeşliğin pekişmesi ve ekonomik bağımsızlığımız kazanmamız anlamını taşıyacaktır. Bunun için herkesin sandığa giderek bu milli vazifeyi yerine getirmesi lazımdır. 7 Haziran seçimleri ülkemiz için olduğu kadar biz yurtdışında yaşayan Türkler için de bir milat olacaktır. Türk insanının yarım asırlık Avrupaya göç tarihinde 7 Haziran ayrı bir önem arz ediyor. Yani Hem bizim için hem de ülkemiz için 7 Haziran seçimleri yeni bir diriliş olacağına inanıyorum. Avrupa Türklerinin yarım asırdır bekleyen yığınla sorunları vardır. Yarım asır sonra Avrupa Türklüğünden bahsedebilmek için de mutlaka bu günden yapılması gereken acil eylem planlarımızın olması lazımdır. Bu sorunların birçoğunun çözüm yeri ve gelecekle ilgili kaygılarımızın giderilmesi ancak Ankara'dan geçmektedir. Ankara'nın da bizi daha fazla dikkate alabilmesi için kendimizi oylarımızla Ankara'ya hissettirecek, yıllardır bekleyen sorunlarımızı birlikte çözmenin yollarını aramak için işbirliği imkânına kavuşmuş olacağız. Yarım asırdır anayurttan ayrı kalmamız bazı melekelerimizi köreltmiştir. Seçmek ve seçilmek gibi kavramların bizden uzak olduğunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük. Bize sunulan bu ilk fırsatı yeterince değerlendiremedik. 7 Haziran seçimleri bizim için var olma mücadelesinin başlangıcını oluşturacağı için de mutlaka sandığa giderek katılımın yüksek olmasını sağlamalıyız. Bunun için başta STK'larımıza ve toplumun kanaat önderlerine ve medyamızın halkı bilgilendirmesinde büyük görevler düşmektedir.Veremediğimiz Cumhurbaşkanlığı imtihanına rağmen bir oyun bile kıymetini bilen siyasi partilerimizin temsilcileri Avrupa'yı harmanlamaya başladılar ve partilerinin vaatlerini ardı ardına sıralamaya başladılar. Bu seçimde belki pazarlık yapma şansımız yok fakat gelecekte bu hakkı da elde edeceğiz. Bu hakkı elde edebilmek 7 Haziran seçimlerinde göstereceğim ilgi ve performansa bağlıdır. Bu seçim de hepimizi sandığa giderek oyumuzu kullanmamız kendimiz için olduğu kadar gelecek nesillerimiz için daha da önemlidir. Sandığa gitmek bunun için tarihi bir görevdir. Eğer gelecekte hayırla yâd edilmek istiyorsak sandığa giderek ülkemizin insanımızın geleceğini oylamamız lazımdır. Eğer sandığa gitmezsek bundan sonra hak aramamız dikkate alınmayacaktır. Eğer biz gitmezsek, başkaları bu ülkenin ve insanın geleceği hakkında karar verecek ve bunun mesuliyeti ilelebet anlımızda bir kara leke olarak kalacaktır. 7 Haziran bir milletin esaretten kurtulması, kardeşliğin pekişmesi ve ekonomik bağımsızlığımız kazanmamız anlamını taşıyacaktır. Böyle hassas bir dönemde vurdum duymaz olmak, 'Bir oy için şu kadar kilometre yol mu gideceğiz?'' deme lüksümüz yoktur. Hatta komşularımızı bile teşvik ederek sandığa gitmelerine ikna etmeli ve teşvik etmeliyiz. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun bu seçim diğer seçimlerden daha farklı bir misyona ve vizyona gebedir. Siyasi görüşlerimiz bir tarafa bu seçimde milli birlik ve beraberliğimiz ülkemizin geleceği ve Avrupa'daki insanımızın vereceği bir oya bağlı olduğunu bilerek, vatandaşlık görevimizi yerine getirme zamanıdır. Herkesi sandığa davet ediyorum. |
İsviçre İslam Toplumu Başkanı Abdullah Kasapoğlu: "Çözümde öncü olacak da STK'lardır" Öncelikle yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bulundukları ülkelerde oy kullanmalarına imkân sağlanmış olması sevindirici bir gelişmedir. Bu iyileştirme için teşekkürü bir borç biliriz. Oy kullanmada en yüksek katılımı göstermeliyiz STK'lar ve medya kuruluşlarımız olarak oy kullanımını teşvik etmeliyiz. Oy kullanımındaki yükseklik siyasi partilerin dikkatini Avrupa'ya çekecektir. Bu da Avrupa'da yaşayan bizlerin sıkıntıları ile daha fazla ilgilenmeyi getirecektir. Seçim sonrası kurulacak hükümetlerden beklentimiz, sivil toplum kuruluşları ile daha programlı, iş takipli çalışmalar yapmalarıdır. Buradaki sıkıntıların çözümünü Türkiyedeki hükümetlerden beklemek pek isabetli olmaz kanaatindeyiz. Avrupa'da yaşadığımız, ayrımcılık, gençlik, aile, dini temsil vesaire alanlardaki sıkıntıları STK'lar biliyorlar. Çözüm de öncü olacak olan da STK'lardır. Sivil Toplum Kuruluşlarının ortak sıkıntılarda işbirliği ve güç birliği yapması hem buradaki sıkıntıların çözümünü kolaylaştıracak, hem de seçilen hükümetlerin bizlere yardımını kolaylaştıracaktır. Post gazetemiz olarak konuya gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz |
İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Duran Mor: "Huzur ve barış dolu bir Devlet yaklaşımı bekliyoruz" Önçelikle 07 Haziran'da yapılacak olan seçimlerin barış, sevgi ve huzur ortamında geçmesini diliyorum. Aleviler olarak bir mağduriyetin kurbanları ve hep devletin nazarında kendi inançlarını, kimliklerini çok muazzam bir inanç sistemin'de koruyarak devletle olan ilişkilerini ve siyasal alandaki olan müdahilliklerini hep ülkenin huzuru ve barışı için icra etmişler. Yanlız anadolu topraklarında tarihini gizli kılan inanç günümüzde aydın ve çağdaş bir yüze dönüşmesiyle birlikte, artık kendi yaşadıkları topraklar'da en temel hak ve özgürlükleri olan inançını kendi öz değerleri ile yaşatma talebinde bulunmaları ve bunu yaşadıkları topraklarda devlet'ten talep etmeleri en temel ve hak özgürlükleridir. Aleviler artık Türkiye'de sünni kardeşlerimiz ile birlikte ve Türkiye sınırlarında yaşayan tüm topluluklarla birlikte eşit şartlarda yaşama dair olmak istiyorlar. Aleviler kendi yaşadıkları anadolu topraklarındaki ibadet yerlerine camilerin, barajların yapılmamasını arzuluyorlar. Aleviler Türkiye sınırlarında herkesin kendi dilini, inançını ve düşencesini çekinmeden korkmadan, huzur ve barış dolu bir devlet yaklaşımı, anlayışı ile yaşamlarını anadolunun ve Türkiyenin her köşesinde bütün vatandaşlarla önyargısız ve önkoşulsuz yaşamak istiyor. Alevilerin Sivas'ta bağrımızın delindiği o şehirde tarihini unutmayacak, aydın düşünürlerin olduğu bir ülkede Madımak'ın müze olmasını arzuluyor. Bütün saydığım bu gerekçeler çerçevesinde programında bütün halkların birarada yaşamasını gerektiren en temel hak ve özgürlüğü içeren siyasi program ve programları desteklerken, meclis'te çoğulcu bir temsilyetin türkiyenin gelişmesi acısında önemsediğimizi vurgulamak istiyorum. İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu olarak üyelerimizi duyarlı kılıp, oy kullanmaları için gereken bilgileri aktarıyor, onların bu doğrultada olan haklarının siyasal temsiliyete yansımasını sağlıyoruz. Şahsım olarak seçim sonuçları yurtdışındaki göçmenlerin hayatını direk orantıda etkileyeçeğini düşünmüyorum. Siyasal anlamda Türkiye'deki bir yeni idare veya çok partili bir meclis Türkiye'de yaşayan bütün halkların daha yakınlaşmasını ve saygın bir anlayışla yaşamayı uzun vadeli sağlayabilir. Bu tablo yurt dışındaki göçmenlerinde keza yakınlaşmasın'da bir öncü adım olabilir. |
İsviçre Türk Federasyonu Başkanı İrfan Okutan: "Vatandaşlarımız döviz makinaları gibi görülmemeli" Bildiğiniz gibi demokrasilerin vaz geçilmez unsuru olan seçimlerde, ne kadar fazla oy kullanılırsa, halkın iradesi o oranda sandığa yansıyacağından tüm vatandaşlarımızın sandığa giderek oy kullanmalarını bekliyoruz. Zira 7 Haziran seçimleri Ülkemizin tarihi seçimlerinden birisi olacaktır. Unutmayınız İsviçre'de tüm konsolosluklarda 08-31 Mayıs tarihleri arasında cumartesi/pazar dahil oy kullanılacaktır. Tabii ki İsviçre'de yaşayan bizlerin de 08 Haziran'da kurulacak yeni hükümetten beklentileri vardır. Aşağıdaki sorunlarımızın çözümünü beklemekteyiz: 8 Haziran'da kurulacak hükümet buradaki çocuklarımızın eğitimlerini yükseltecek çalışmalarda bulunmalı, bu konuda türkçe öğretmenleri öğrencilerini eğitime yönlendirecek çalışmalarda bulunmalıdırı. İsviçre ve Milli Eğitim Bakanlığı ortaklaşa çalışmalarda bulunmalıdır. İsviçre'de bir Türk Koleji kurulmalıdır. Eğitimcileri donanımlı ve özel yeteneklere sahip olmadır. İsviçre sigortaları çifte standart uygulamaktadır. Türk vatandaşları'nın potansiyel suçluymuş gibi muamele görmelerine müsade edilmemeli. Yeni kurulacak hükümet, buradaki vatandaşlarına sahip çıkarak, bu ayrımcılağa son verilmesini sağlamalıdır. İsviçre'de siyaset yapmayı teşvik edici, vatandaşlarımızı heyecanlandıracak çalışma ve yardımlar yapılmalıdır. Vatandaşlarımızın 10 sene beklemek zorunda kaldığı "C Ausweis" hakkı diğer AB vatandaşları gibi 5 seneye indirilmelidir. Türkiye'ye dönüş veya Premi hakkını kullanan vatandaşlarımıza gümrüklerde kolaylık gösterilmeli, araba için ödenen KDV ve ÖTV kaldırılmalı veya en aza indirilmelidir. İzin mevsiminde THY'nin vatandaşlarımız için belirtdiği aşırı fiyat uygulamasının kaldırılması sağlanmalıdır. Vatandaşlarımız sanayi ağırlıklı iş yerleri açmaları için cesaretlendirilmelidir. Dövizle askerlik tekrardan düzenlenerek para ödenmesi kaldırılmalı, Türk gençleri iki hafta vatanlarında asker üniformasıyla misafir edilip, Milli ve Manevi değerlere sahip yerleri gezdirilerek ülkeye bağlılıkları pekiştirilmelidir. Burada doğmuş ve okuyan gençler, askerlik konularında çalışmadıkları için askerlik kararı aldıramamaktalar. Bu konu mutlaka düzeltilmelidir. Yurt dışı temsilciliklerdeki tüm harç ve pasaport ücretleri tekrardan gözden geçirilmeli, azami seviyeye çekilmelidir. Vatandaşlarımız döviz makinaları gibi görülmemelidir. Kalıcı Türk Toplumu için İsviçre'nin değişik yerlerinde Türk huzur evleri açılmalıdır. Yurt dışındaki Türkler için cile olan bu seçim sistemi değişmeli, seçim sandıkları çoğaltılarak Türkiye gibi bir günde seçim sonuçlandırılmalıdır. Asıl olan sandıkların vatandaşların ayağına götürülmelidir. Yurt dışı Milletvekilliği mutlaka getirilmelidir. 13 yıldır ülkeyi idare eden hükümetin vatandaşlarımızın arasına aşıladığı kin ve nefret tohumlarını 8 haziranda kurulacak hükümet ortadan kaldırmalı, kardeşlik bağları pekiştirilmelidir. Başbakan, bakan, dış işleri ve tüm dış işleri yetkilileri bir siyasi partinşn değil tüm Türk Milleti'nin yetkilileri olup, tüm vatandaşlarımız ile kurum ve kuruluşlara aynı mesafede olmalıdır. Gelecek hükümetin bu tarafsızlığı sağlaması mutlak olmalıdır. |
Türk İsviçre Seyahat Acentalar Birliği Başkanı Hüseyin Samsunlu: "Yurtdışı seçim bölgesi ilan edilmeliydi" Gurbette oy kullanacağimiz ilk genel seçimde öncelikle katılımın yüksek olması, seçim sonrasında Türk siyasetçilere götüreceğimiz taleplerimizin yerine getirilmesinde önemli rol oynacak. Gurbette temel sorunlarımız halen aynen devam ediyor. Propaganda çalışması için buralara gelecek siyasetçilere bu sorunları iyi anlatmak gerekiyor. Siyasetçilerin oylarımızın önemini kavraması için ortak sorunlarımızın ,siyasi görüş farklılığı olsa bile her gelen siyasiye iyi anlatılması gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde buralara gelen siyasetçiler bizleri dinlemekten ziyade sadece oy taleplerini yerine getirirken, taleplerimize kulaklarını kapadılar. Bu defa roller değişmeli. Soran, sorgulayan, taleplerini ısrarlı şekilde takip eden bir seçmen profiliyle siyasetçilerimizi karşılamalıyız. Tüm siyasi partilerin gösterdikleri adaylara baktığımızda, açıkladıkları seçim beyannamesini ciddi olarak incelediğimizde gurbetçiyi gündemine almamış. Hiçbir parti doğru dürüst gurbetçi kökenli seçilebilir sırada bir aday göstermemiş yani bize ve sorunlarımıza çok uzaktalar. Benim yeni oluşacak meclisten tek talebim yurtdışının bir seçim bölgesi haline getirecek Anayasal değişikliği yapmaları ve en az yurtdışı seçim bölgesine 30 milletvekilliği tahsis etmeleridir. Bizim Ankara bağlantılı sorunlarimiz ancak meclise girecek gurbetçi siyasetçiler vasıtasıyla çözülecektir. Şimdiki seçim sistemi ile bizim oylarımız bir havuzda toplanacak ve 81 ile bölüneceğine göre, bu oyların kime yarayacağını da çok merak ediyorum. Sorunlar, eğitim,emeklilik,askerliğin sembolik bir rakama yani 500 Euroya inmesi, kesin dönüşte gümrüksüz araba çıkartmak,pasaport harçlarının yüksekliği, çifte vatandaş erkek çocukların Türkiyedeki askerlikten muafiyeti. Ayrıca Yurtdışı Türkler Başkanlığının,Diaspora ve Yurtdışı Türkler Bakanlığına şüphesiz ki gurbetçilerin sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. Burada yetişen gençlerimize kültürel katkıda bulunmak amacıyla Yunur Emre Kültür Merkezi'nin İsviçre'de bir temsilcilik açması da yararlı olacaktır. |
CHP İsviçre Birliği Başkan Yardımcısı Nadir Köklü: "Avrupa'daki sorunlarımız ortak" 7 Hazirandan sonra kurulacak hükümetin, ismini de birebir taşıdığımız, CHP iktidarı olmasını arzuluyoruz. Bütün çalışmalarımızda, projelerimizde bu doğrultudadır. İsviçrede yaşayan gurbetçilerin bir parçası olarak, önümüzdeki seçimlerden sonra yeni oluşturulacak hükümetin, direk olarak İsviçre'yi hedef alan sorun-çözüm planlamasının olmasını beklemek, biraz hayali olacaktır. Yurt dışında ikamet eden vatandaşlarımızın sorunları ayrı ayrı ülkelere göre değil, daha çok genel bir değerlendirmede ele alınmalıdır. Zaten çifte vatandaşlık hariç çoğu sorunlarımız, diğer ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızla büyük ölçüde örtüşmektedir. CHP İsviçre Birliği olarak yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları ve çözümleri hakkındaki en önemli tespitlerimizi sıralamaya çalışacağım. EĞİTİM İhtiyaç duyulan alanlara öğretmen atamaları yapılması ve atamalarda Avrupa'da yaşayan, Türkiye kökenli eğitmenlere öncelik verilmesi. Eğitimlerine Türkiye'de devam etmek isteyen gençlerimizin, yıl kaybına uğramamaları için gerekli düzenlemelerin yapılması. EMEKLİLİK Emekli olmak için ödenen prim/gün meblağlarının aşağıya çekilmesi. Emekliler için yurt dışından getirilen araçların Türkiye'deki kullanım sürelerinin uzatılması. TEMSİLİYET Yurt dışındaki yurttaşlarımızın sorunlarının, TBMM'ye daha etkin şekilde taşınması için yurt dışı seçim bölgelerinin oluşturulması ve yurt dışındaki yurttaşlarımızın TBMM'de milletvekili olarak temsil edilmesi. ASKERLİK Yurt dışında verilen "askerlik yapamaz raporunun" Türkiye tarafından da kabul edilmesi. Askerlik ücretinin azaltılması. YURT DIŞINDAKİ HİZMETLER Yurt dışı temsilciliklerinde, öncelikle yurt dışında yetişmiş genç insanlarımıza görev verilmesi. Konsolosluk hizmetlerinin geliştirilmesi, işlem harçlarının düşürülmesi. Yurt dışında yaşayan insanımızın uygun fiyatlarla havayolu ulaşımını kullanabilmeleri için fiyat düzenlemelerinin yapılması. Dile getirdiğimiz bu konular sadece kendi partimizin iktidarından istediğimiz değil, herhangi bir başka iktidarın da rahatlıkla ele alıp, değerlendirebileceği konulardır. |
İsviçre Türk Kadınları Derneği Başkanı Meziyet Yarar: "Kadın haklarının güçlendirilmesini bekliyoruz" Biz herşeyden önce bütün üyelerimizi sandık başına gitmeye ve oy kullanmaya davet ediyoruz. Eğer sudan bahanelerle seçme hakkımızı kullanmaktan vazgeçiyorsak, her şey olup-bittikten sonra seçim sonuçlarından memnuniyetsizlik duymamız ciddiye alınacak bir davranış olamaz. Bu nedenle önce vatandaşlık görevimizi yerine getirelim derim. İlk seçimlerde çok düşük olan katılma oranından söz açıldığında Türkiye'de yaşayan dostlarımın bana "Yurt dışında yaşadığınız için Türkiye'de hangi partinin iş başına geleceği sizin için farketmiyor" diye üstü kapalı sitem ettiklerini hatırlıyorum. Seçime katılmak suretiyle, en azından ana vatanın geleceğinin bize de "farkettiğini" gösterebiliriz. Tabii ki nasıl bir hükümet istediğimiz konusunda hemfikir olmamız mümkün değil. Ancak seçimlerin baştan-sona hukuken ve ahlaken düzenli şartlarda oluştuğuna inanırsak, iş başına gelecek hükümeti kabullenmemiz de o nebze kolaylaşır. O nedenle oyların kullanılma, taşınma ya da sayılma safhasında elden gelen bütün titizliğin gösterilip, asılsız söylentilerin insanların kafasını bulandırmasına izin verilmemesi gerekir. Seçimler bizim için görücüye çıkmak gibi bir şey Önümüzdeki günlerde İsviçre basınının dikkati, kısa bir süre için de olsa üzerimize çevrilecektir. Bizler maalesef kendi reklamını yapmayı pek beceremeyen bir toplumuz. Bu açıdan bakıldığında seçimler elimize geçen bir şans olarak algılanabilir. Siyasi eğilimlerimiz ne kadar farklı olursa olsun seçimden önce/seçimden sonra/seçim esnasındaki davranışlarımızla uygar bir tablo sergilemek suretiyle Türkiyemi'zin imajını olumlu yönde etkiliyebiliriz. Vize sorunu çözüm bekliyor: Burada yaşayan Türk vatandaşlarının ziyaret maksadıyla gelmek isteyen yakınları büyük güçlüklerle karşılaşabiliyorlar. Son 5 yıl içinde İsviçre'nin hangi ülkelere vize kolaylıkları getirdiği, hangi ülkelerle anlaşma yaparak vize zorunluluğunu kaldırdığını düşünürsek, Türk vatandaşlarına uygulanan bu sert tutumu anlamak daha da güçleşiyor. Yeni hükümetin bu konuda İsviçre makamlarıyla görüşmeye oturmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Kadınların beklentileri neler? Bir kadın derneği olarak, kadın hakları konusunda son senelerde bir duraklama, hatta gerileme kaydeden Türkiye'mizin (135 ülke arasında 121. sırada) tekrar yükselişe geçmesini diliyoruz. Ana vatanda yaşayan hemcinslerimizin karşılıştıkları şiddet ve haksızlığa bizim kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz. Biz dernek olarak kısıtlı imkanlarımızla bir-kaç kız öğrencimizin öğrenim giderlerine katkıda bulunmak suretiyle onlara destek vermeye çalışıyoruz. Onların yaşam ve özgürlüklerini garanti altına almak ve de bunlara saygı göstermiyenleri hakettikleri cezayı vermek devletin, hükümetin, adaletin görevidir. Biz İsviçre Türk Kadınları Derneği olarak kadın-erkek eşitliğini sorgulamadan programının en başına kocaman harflerle yazan ve de en önemlisi yazmakla kalmayıp, yaptırımlarıyla ispatlıyan bir hükümet arzu ediyoruz. |
İslam Cemiyetleri Federasyonu Başkanı Mustafa Öztürk: "Vize sorunu gündeme alınmalı"
2002 Kasım seçimlerinden beri heyecan dolu seçimler yaşıyoruz. Yahu bu kadar olabilirmi? Her seçim bir önceki seçimden daha hararetli hareketli gelişiyor. Gerçekten bu seçimleri bu kadar hararetli, heyecanlı ve hareketli eden durum nedir? Merhum Menderes, Merhum Turgut Özal ve en acıklı bir 28 Şubat süreci yaşayan vatandaşımız o kadar bunaldı ki artık aynı zihniyetlerin verdiği sözlere vaadlere hiç güvenmedi. Sayın Kenan Evren'nin 1980 anayasasına % 90 a yakın evet oyu veren vatandaş, sayın Evren'in alenen ve açıktan desteklediği Turgut Sunalp'i partisini meclise bile sokmadı. İstanbul büyükşehir belediye başkanlığından biraz tanıdığı, şiir okudu diye, suçlu bulunup başkanlıktan alınıp hapse atılan, Sayın Receb Tayyip Erdoğanın Arkadaşları ile kurduğu AK Partiyi, Anadolu insanı büyük bir çoşkuyla destekleyerek iktidara taşıdı. Siyasi hayata daha küçük yaşından girmiş bu yiğit delikanlı, yaşadığı bütün sıkıntıların tecrübesiyle takıp edeceği yolu, güdeceği siyasetin kodlarını elde etmişti. Allah'ü Teala ona İstanbul gibi bir büyükşehirde az da olsa bir idari tecrübe kazandırmıştı. Merhum Menderes Ezan-i Muhammediyeyi aslına çevirmekle rotayı çizdi, merhum Turgut Özal tapuları sarstı, Merhum Erbakan hoca dalga kıran görevini üstlendi, Sayın Tayyip Erdoğan beyde dik durmayı, dikleşmemeyi ana merkez olarak seçmişti. Beklenilen olayların içinde maalesef en sıkıntılı olayı müslüman kimlik içinde gizlenen iç ve dış destekli art niyetli paralel yapıda yaşamıştır, süreç sıkıntı içinde devam etmektedir. Değişim süreci ile, çözüm süreci ana merkez anlayışı içinde bütün dayatmalara, direnmelere, provokasyonlara rağmen devam etmektedir. içinde bulunduğumuz seçim süreçi sonunda sağduyulu milletimizin çok hassas dengesi ile oluşacak meclis inşallah, Yeni anayasanın ve çözüm sürecinin tamamlanmasına vesile olacak, ümidle beklediğimiz yeniden uyanma, kendimize gelme süreci içine girmiş olacağız. Avrupadaki biz Türk vatandaşları ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanabilme tadını ve heyecanını bütün zorluklara rağmen yaşadık. Şimdi ise ilk defa ülkemizin kaderini belirleyecek bir seçim süreci içindeyiz. Bu seçim belkide hiç hata payı bulunamıyacak kadar önemli bir seçim. İnsanlığın huzuruna adaletine, dünya ve ahiret saadetine yönünü çevirecek bir seçim. Sağ duyulu vatandaşlarımızın çok duyarlı olması gereken bir seçim. Bu seçim yurt dışında olan biz Türk vatandaşları veya çifte vatandaş olanlar için de büyük önem arzeden bir seçim. Bu seçimlerde kullanacağımız oyun çokluğuna göre dikkate alınacağımızın bilincindeyiz. Avrupadaki bütün vatandaşlar olarak kullanacağımızher oy, yarınlarımızın ve gençlerimizin geleceklerine bir yatırımdır. Elbette herkes kendi gönlündeki düşüncenin temsilcisine oyunu verecek. Önemli olan sandığa gidilip oy kullanılmasıdır. Yurt dışı Türkler Başkanlığı önemli bir birimdir. Ancak atandaşların problemlerini tesbit edecek her ülkede ayrıca temsilcilikleri olmalıdır. En önemlisi de vize sorunu çözüme kavuşturulmalıdır. Vize sorunu belki ülklerin kendi sorunlarıdır. Vatandaşına vize uygulayan ülkeler ile, onur kırıcı bu mesele muhakkak gündeme alınmalıdır. Avrupa ülkesinden emekli olan bir gurbetçi temelli olarak ülkesine döndüğünde, emekli olduğu ülkeye vizesiz gidemiyor. Bu mantıksız ve aşağılayıcı bir durumdur ve acilen çözülmelidir. Sosyal alanlarda STK ların birlikte hareket edebilecekleri programlar yapılmalı diye düşünüyorum. Malesef bir araya geldiğimizde kullandığımız iyi niyet cümlelerini bir türlü fiiliyata döküp hepimizin kabul edebileceği bir birlik oluşturamıyoruz. İnşallah bu zayıf noktamızı güçlendirebilecek bir sürecinde başlangıcına vesile olur bu seçim. Seçimlerin milletimize ve bütün dünyaya huzur ve güven getirmesini cenabi hakdan temenni ederim. |
Bu haber toplam 3597 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.