İsviçre ekonomisi rahat bir nefes aldı; bu bir gerçektir.
ABD’nin İsviçre’ye uyguladığı %39’luk vergi oranının %15’e düşürülmesi, ülke için son derece önemli bir gelişmedir. Bu noktaya gelinmesinde İsviçre’nin siyasi diplomasi mekanizmasının büyük bir emek ve çaba ortaya koyduğunu kabul etmek gerekir.
Görüşmeler boyunca başta Konfederasyon Başkanı Karin Keller-Sutter ile Maliye Bakanı Guy Parmelin olmak üzere tüm heyetin yoğun bir diplomatik mesai yürüttüğü aşikârdır.
Bilindiği gibi süreç ilk olarak, Karin Keller-Sutter ve Maliye Bakanı Guy Parmelin’in ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile görüşmesiyle başlamıştı. Bu görüşmenin son derece olumlu geçtiğini söylemek zor; hatta Trump’ın Keller-Sutter için, “Çok kibar bir hanımefendi ancak benim söylediklerimi anlamıyor.” şeklindeki açıklaması hafızalardaki yerini koruyor.
İsviçre’nin talebi açıktı:
AB ülkelerine uygulanan %15’lik vergi oranının, İsviçre’ye uygulanan %39’luk vergilerin yerine geçmesi.
Bu değişikliğin özellikle saat, ilaç ve yüksek katma değerli ihracat ürünlerinde İsviçre lehine ciddi sonuçlar doğurması bekleniyordu.
Süreç, geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı Parmelin’in ani bir kararla yeniden ABD’ye gitmesiyle hız kazandı. Washington’da Ticaret Bakanlığı temsilcileriyle yapılan toplantı sonrasında Parmelin, planlanandan önce ülkeye döndü ve görüşmelerin “son derece olumlu” geçtiğini açıkladı. Bu açıklamadan kısa süre sonra ABD Başkanı Donald Trump, İsviçre’ye uygulanan %39’luk verginin %15’e indirildiğini resmen duyurdu.
Sonuç olarak; bu gelişme, Konfederasyon Başkanı Karin Keller-Sutter ve Maliye Bakanı Guy Parmelin’in üstün diplomatik çabalarının bir başarısıdır. Elbette bu süreçte bazı taahhütler verilmiş olabilir, ancak İsviçre adına kazanılan sonuç tartışmasız bir başarıdır.
Sağlıcakla kalınız.