İSVİÇRE’NİN SİSİFOS TAŞI: BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI TARTIŞMALARI YENİDEN ALEVLENDİ

St. Gallen’deki öğretmen krizinden Egerkinger Komitesi’nin yeni kampanyasına kadar… Tartışmalar yine Müslüman kadınları hedef alıyor.

BERN – İsviçre’de başörtüsü yasağı tartışmaları yeniden gündemin merkezine oturdu. Ülkede son 15 yıldır belli aralıklarla ısıtılıp tekrar masaya getirilen bu konu, artık yalnızca “kıyafet düzenlemesi” değil; İsviçre’nin din özgürlüğü, laiklik, çoğulculuk ve toplumsal uyum tartışmalarının sembolik bir ölçütü hâline gelmiş durumda.

2025 yılı bitmeden, hem St. Gallen’de başörtülü öğretmen krizi, hem de Egerkinger Komitesi’nin yeni imza kampanyası İsviçre kamuoyunu yeniden ikiye böldü.

2015 Kararı: İsviçre’nin ‘emsal’ niteliğindeki tarihi başörtüsü kararı

Başörtüsü yasağına ilişkin en çarpıcı hukuk mücadelesi St. Margrethen davasıyla 2013–2015 yılları arasında yaşanmıştı.
Başörtüsüyle okula gelen 12 yaşındaki Bosnalı öğrenciye getirilen yasak, önce St. Gallen İdare Mahkemesi, ardından İsviçre Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.

Mahkemenin 11 Aralık 2015 tarihli kararı, İsviçre hukukunda bir dönüm noktası sayılıyor:
• Başörtüsü yasağı din özgürlüğünün ihlalidir.
• Başörtüsü okul disiplinini bozmaz.
• Toplumsal barışı tehdit ettiği iddiası temelsizdir.
• Eşitlik ilkesi ihlal edilmez; yasak kadın-erkek eşitliğiyle savunulamaz.

FIDS (İsviçre İslam Çatı Kuruluşları Federasyonu), kararı memnuniyetle karşılamış, dönemin sözcüsü Önder Güneş şu ifadeleri kullanmıştı:

“Başörtüsünün bir insan hakkı olmadığını iddia edenler yanılıyor. Bu karar temel bir özgürlük kararının ifadesidir.”

2022’de yeni hamle: Siyasi girişim yeniden yasağı gündeme taşıdı

Anayasa Mahkemesi’nin açık hükmüne rağmen, 2022’de Merkez İttifakı Milletvekili Marianne Binder-Keller,
“Okullarda ve anaokullarında çocuk başörtüsü yasaklansın” başlıklı bir önerge sundu.

Önerge:
• başörtüsünü “itaat sembolü” olarak tanımladı,
• çocuk koruma gerekçesiyle sınırlama istedi,
• Federal Konsey’den ulusal araştırma talep etti.

Federal Konsey’in cevabı netti:

“Ulusal düzeyde başörtüsü yasağının bir dayanağı yoktur. Bu yasak Anayasa’ya aykırıdır.”

Ancak bu hukuki netlik, tartışmanın politik zeminde yeniden canlanmasına engel olmadı.

2025: Başörtülü öğretmen krizi İsviçre eğitim sistemini sarstı

2025’te bu kez St. Gallen Kantonunda yaşanan bir olay İsviçre medyasında geniş yer buldu.
Goldingen İlkokulu’nda 1. sınıf öğretmeni olarak işe alınan Müslüman kadın, tanışma görüşmesi sonrası velilerden gelen tepkiler yüzünden görevden çıkarıldı.

Öğretmen duygularını şu sözlerle ifade etti:

“Üç yıl okudum. Çocuklara öğretmen olmak hayalimdi. Bana yapılan haksızlık beni üzdü.”

Kadın daha sonra başvurduğu diğer okullarda, “Başörtülü öğretmen istihdam ediyor musunuz?” diye sormak zorunda kaldı.

Bu durum FIDS tarafından “kadınların meslek hayatının engellenmesi” olarak değerlendirildi.

Federal Konsey’den ikinci kez aynı mesaj: “Başörtüsü yasağı mümkün değil”

Ekim 2025’te Federal Konsey, Marianne Binder-Keller’in yeniden sunduğu yasağı inceleyen ikinci raporunu yayımladı ve aynı kararı tekrarladı:
• Başörtüsü yasağı Anayasa’ya aykırıdır.
• Eğitim hakkı ve din özgürlüğü korunmalıdır.
• Devlet ancak çocuğun refahı somut şekilde tehlikedeyse müdahale edebilir.

Bu açıklama, İsviçre’de hukukun konuya yaklaşımını doğrulayan en güncel belge niteliğinde.

Egerkinger Komitesi yine sahnede: “Okullarda başörtüsüne hayır” kampanyası

Minare yasağının ve burka yasağının mimarı Egerkinger Komitesi, 2025 sonunda bu kez öğretmen ve öğrenciler için başörtüsü yasağı talep eden bir imza kampanyası başlattı.

Komite, “İsviçre okullarında başörtüsüne hayır” sloganıyla 12.000 imza topladığını duyurdu.

Aynı dönemde SVP’li milletvekili Mike Egger, sosyal medyada başörtülü çocuk fotoğrafları üzerinden adeta bir korku kampanyası yürüttü.

Komitenin hedefi 100.000 imza ile bir “halk inisiyatifi” başlatmak.

Uzman görüşü: “Yasak tartışmaları demokratik değerler için sınavdır”

FIDS Başkanı Önder Güneş, süreci şu sözlerle değerlendirdi:

“Başörtüsü bir sembol değil, bireyin inanç görünürlüğüdür. Tartışmaların en büyük zararını kız öğrenciler ve kadınlar görüyor.”

Güneş, İsviçre’de başörtüsünün yıllardır siyasi malzeme hâline getirildiğini, ancak Federal Konsey ve Anayasa Mahkemesi kararlarının hukuki zeminin çok açık olduğunu vurguluyor.

Müslüman kadınlar üzerindeki baskı artıyor

Tartışmaların sonuçları özellikle iki grubu doğrudan etkiliyor:
• Başörtülü kız öğrenciler
• Başörtülü öğretmen ve stajyerler

Eğitim hakkının zedelenmesi, mesleğe erişimin engellenmesi ve sürekli ayrımcılık baskısı, İsviçre’nin toplumsal uyum iddiasıyla çelişiyor.

Güneş’e göre:

“Gerçek özgürlük, bireyin kendi inancı doğrultusunda özgürce seçim yapabilmesidir. Yasaklar ne topluma katkı sağlar ne de kadınları özgürleştirir.”

İsviçre’de başörtüsü hâlâ temel bir özgürlük sınavı

İsviçre’de başörtüsü yasağı talepleri, hukuk kararlarıyla defalarca çürütülmüş olsa da siyasi atmosferde tekrar tekrar gündeme geliyor.
Bu döngü, tıpkı Sisifos’un taşı gibi, her seferinde yeniden başa dönüyor.

Toplumsal çeşitlilik, hak ve özgürlükler ve devletin tarafsızlığı açısından başörtüsü tartışmaları İsviçre için hâlâ kritik bir sınav olmayı sürdürüyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İsviçre Haberleri