ZÜRİH- İsviçre’nin en önemli simgelerinden biri olan ve 65.000 kilometrelik bir ağı kapsayan yürüyüş parkurları, 40 yıldır yürürlükte olan Yürüyüş Parkurları ve Yaya Yolları Hakkında Federal Yasa sayesinde dünyada eşi benzeri olmayan bir statüye sahip. Ancak son yıllarda artan ziyaretçi sayısı, dağ bisikletçileri, e-bisiklet kullanıcıları ve aşırı hava koşulları bu altyapıyı ciddi biçimde zorluyor.
Swissinfo’nun aktardığına göre, Federal İstatistik Ofisi verileri, İsviçre’de yürüyüş yolları ağının otoyol ve demiryolu uzunluğuna yakın bir büyüklüğe ulaştığını ortaya koyuyor. Parkurların yüzde 62’si klasik sarı tabelalarla işaretlenmiş yürüyüş yollarından oluşurken, yüzde 36,5’i dağ yürüyüş yolları ve yüzde 1,5’i daha teknik dağ rotalarından meydana geliyor. Yaklaşık 50.000 tabelanın bakımı için yılda kilometre başına ortalama 800 frank harcanıyor ve bu bakım ağırlıklı olarak gönüllüler tarafından yapılıyor.
1985 yılında yürürlüğe giren yasa, bu yolları anayasal bir statüye kavuşturarak planlama, bakım ve yenileme görevini kantonlara bırakıyor. Her kantonda bu yollarla ilgilenen özel kuruluşlar bulunuyor. Bu sayede yürüyüş parkurları, ülke genelinde hem yerel hem de ulusal rotalar olarak korunuyor.
Ancak bu sistem giderek zorlanıyor. Özellikle son yıllarda pandemiden sonra artan yürüyüşçü sayısı ve bisiklet kullanımı, birçok kantonun bakım kapasitesini aşıyor. Bunun yanında aşırı sıcaklıklar ve fırtınalar da toprağı zayıflatarak ağaçların dengesini bozuyor; bazı patikalar güvenlik gerekçesiyle düzenli olarak kapatılmak zorunda kalıyor.
İsviçre Halk Partisi (SVP) Ulusal Meclis Üyesi Manfred Bühler’in yaz oturumunda Federal Konsey’e yönelttiği soru da bu sıkıntıya dikkat çekiyor. Bühler, bakım yükünün artması nedeniyle belediyelerin desteklenmesini gündeme getirdi. Federal hükümet ise mevcut durumda ayrı bir fon planlamadığını, ancak belediyelerin “Suisse Rando” fonuna başvurarak destek alabileceğini belirtti.
İsviçre, bu benzersiz yürüyüş ağı sayesinde uzun yıllardır doğa severlerin dünyadaki gözde destinasyonlarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak artan baskı, bu tarihi sistemin geleceği için ciddi uyarı sinyalleri veriyor.