ZÜRİH – Kendi evine sahip olma hayali, giderek daha fazla İsviçreli için gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hedefe dönüşüyor. watson.ch’de yer alan ve çeşitli uluslararası araştırmalara dayanan analizlere göre, İsviçre’de konut üretimi yetersiz kalırken, fiyatlar önümüzdeki yıllarda da hızla artmaya devam edecek.
Raiffeisen Bankası’nın öngörülerine göre, İsviçre önümüzdeki beş yıl boyunca ciddi bir “konut sıkıntısı” yaşamaya devam edecek. Aynı dönemde konut fiyatlarının yaklaşık yüzde 20 daha artması bekleniyor. İsviçre, 2014 yılında yürürlüğe giren “yoğun ve şehir içi yapılaşma” yasasına rağmen, ihtiyaç duyulan sayıda konutu inşa edemiyor.
Sorun küresel boyutta
watson.ch’nin aktardığına göre bu durum yalnızca İsviçre’ye özgü değil. OECD tarafından düzenlenen “Uygun Fiyatlı Konut Arayışı” başlıklı toplantıda Avusturya, Almanya ve Hollanda örnekleri ele alındı. Üç ülkede de ortak sorun aynı:
– Konut üretimi yavaş,
– Özellikle şehirlerde arz yetersiz,
– Konut ve kira fiyatları hızla yükseliyor.
Benzer tablo ABD, İngiltere, Kanada ve İsveç’te de görülüyor. Ev fiyatları, hane gelirlerinden çok daha hızlı artıyor. Bu durum, bazı ülkelerde “konut krizi”, bazılarında ise “erişilebilirlik felaketi” olarak tanımlanıyor.
Gençler vazgeçiyor, riskli yollara yöneliyor
Financial Times’ta yer alan ve watson.ch tarafından aktarılan bir araştırmaya göre, özellikle Z kuşağı, ev sahibi olma umudunu kaybettikçe kripto paralar gibi yüksek riskli yatırımlara yöneliyor. Araştırmaya göre ABD’de tipik bir evin fiyatı, ortalama yıllık gelirin yaklaşık altı katına ulaşmış durumda. 40 yıl önce bu oran yalnızca 3,6 kat seviyesindeydi.
Anket sonuçları çarpıcı:
– ABD’de katılımcıların yüzde 42’si,
– Z kuşağında ise yüzde 46’sı,
ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar hayallerindeki eve asla sahip olamayacaklarını düşünüyor.
Hayal bitince hayat değişiyor
Araştırmalara göre ev sahibi olma hedefinden vazgeçen kiracılar, sadece barınma tercihlerini değil, yaşam tarzlarını da değiştiriyor.
– Daha az çalışıyorlar,
– Daha az tasarruf ediyorlar,
– Daha fazla tüketiyorlar,
– Yatırımlarında daha fazla risk alıyorlar.
Uzmanlar bu durumu “ekonomik vazgeçiş” olarak tanımlıyor. Bu vazgeçişin bedeli ise ilerleyen yaşlarda daha düşük servet ve daha düşük emeklilik geliri oluyor.
Doğum oranları bile etkileniyor
Konut krizinin etkileri bununla da sınırlı değil. Brezilya Merkez Bankası’nın analiz ettiği bir çalışma, ev sahibi olmanın çocuk sahibi olma kararını doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor. Çalışmada, konut kredisi piyangosu kazanan ailelerin, kazanmayanlara kıyasla daha fazla ve daha erken çocuk sahibi olduğu tespit edildi.
Özellikle 20–25 yaş arası gençlerde, ev sahibi olma şansı elde edenlerin çocuk sahibi olma oranı yüzde 32, çocuk sayısı ise yüzde 33 daha yüksek çıktı.
Benzer bir sonuca Toronto Üniversitesi’nin ABD üzerine yaptığı çalışma da ulaşıyor. Çalışmaya göre, artan konut ve kira maliyetleri, doğum oranlarındaki düşüşün başlıca nedenlerinden biri.
Sonuç: Bir hayal, birçok alanı etkiliyor
Araştırmaların ortak sonucu net:
Ev sahibi olma hayali sadece bir barınma meselesi değil;
– çalışma hayatını,
– tasarrufu,
– yatırımı,
– psikolojiyi
ve hatta nüfus artışını etkileyen temel bir faktör.
watson.ch’nin analizine göre, bu hayalin giderek daha fazla insan için ulaşılamaz hale gelmesi, sadece bireysel değil, toplumsal ve ekonomik sonuçlar da doğuruyor.