AARGAU – İsviçre’de birçok kişi için alkol günlük yaşamın doğal bir parçası olsa da, uzmanlara göre keyif için içilen içki giderek tehlikeli bir “kendini tedavi yöntemi”ne dönüşüyor. Nau.ch haber portalında yayımlanan “Gesundheit Aargau” başlıklı rapor, özellikle ruhsal sorunları olan bireylerin alkolü bir kaçış aracı olarak kullandığını, bunun ise kısa sürede bağımlılığa yol açabileceğini ortaya koydu.
Federal Sağlık Gözlemevi’nin verilerine göre, İsviçre nüfusunun %16,4’ü alkol tüketimini sağlık açısından riskli buluyor. Bu oran erkeklerde %20,7, kadınlarda ise %12,1 seviyesinde. Araştırma, alkolün özellikle çalışan kesimde “gizli bir rahatlama yöntemi” olarak kullanıldığını gösteriyor. İş stresi, başarısızlık duygusu veya sosyal baskıların ardından “bir kadeh şarapla gevşeme” alışkanlığı kısa sürede bağımlılığa dönüşüyor.
Uzmanlar, dopamin salınımını tetikleyen alkolün geçici bir rahatlama sağladığını, ancak etkisi geçince ruh halini daha da kötüleştirdiğini belirtiyor. Bu durum, kişiyi ikinci ve üçüncü bardaklara yönlendirerek “kısır döngüye” sürüklüyor.
Rapor, depresyon ve kaygı bozukluğu yaşayan bireylerin alkole daha sık başvurduğunu da ortaya koydu. İsviçre’de ankete katılan 5.502 kişinin yaklaşık üçte biri, son 12 ayda ruhsal sorunlar yaşadığını ifade etti.
Kısa vadede alkol uykuya geçişi kolaylaştırsa da uzun vadede uyku bozukluğu, hafıza kaybı ve karaciğer hasarı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.
Aargau kantonu, %13,9 oranla İsviçre genelinde riskli alkol tüketiminde sondan üçüncü sırada yer alıyor. Kanton yetkilileri, danışmanlık, terapi ve tıbbi bakım hizmetlerinin bir arada sunulduğu kapsamlı bir bağımlılık destek sistemi kurduklarını açıkladı. Ayrıca vatandaşların kendi alkol tüketimlerini değerlendirebileceği çevrimiçi testlerin de erişime açık olduğu belirtildi.
Yetkililer, “Ruhsal zorluklarla başa çıkmak için yardım istemek utanılacak bir şey değildir” mesajını yineleyerek, alkolü bir “çözüm değil, sorun kaynağı” olarak gören bilinçli bir toplum çağrısı yaptı.