Léman Gölü: Kirli Geçmişten Temiz Sulara

Léman Gölü: Kirli Geçmişten Temiz Sulara

Léman Gölü'nün geçmişteki kirlilik sorunları nedeniyle kurulan “Uluslararası Léman Gölü Koruma Komisyonu”, gölün karanlık dönemini geride bırakmanın 60. yılını kutluyor.

 

 

 

Léman Gölü, 1960-70'lerde kirlilik seviyesinin yüksek olduğu bir dönem geçiriyordu ve birçok kıyı noktasında yüzme yasağı bulunuyordu. Gölün suları pis kokulu ve kötü görünen yosunlarla kaplıydı. Tarım gübreleri ve fosfatlı deterjanların sızdığı göl, "boğulmuş" durumdaydı. Bu dönemde Léman Gölü'nün korunması amacıyla Uluslararası Komisyon (CIPEL) kuruldu ve alınan önlemlerle göl kurtuldu. Bu kuruluşun 60. yılı Perşembe günü kutlandı.

Fransız-İsviçre organı olan CIPEL, 1963 yılında kurularak, Fransa, İsviçre, Vaud, Valais, Cenevre kantonları ile Haute-Savoie ve Ain departmanlarını bir araya getirdi. CIPEL'in bildirisinde, Leman Gölü havzasındaki farklı bölgelerden seçilmiş yetkililer, üst düzey kamu görevlileri, araştırmacılar ve öğrencilerin de dahil olduğu yaklaşık 150 davetlinin Prangins'deki Leman kıyılarında bir araya geldiği belirtiliyor.

Bugün, Léman Gölü'nde tekrar sağlık sorunları olmadan yüzülebiliyor olmamız, gölün korunması için gerekli önlemleri öneren bu gözlem organına borçluyuz. 70'li yıllardan bu yana büyük ilerlemeler kaydedildi ve zararlı maddelerin balıklar ve insanlar için önemli ölçüde azalmasını sağlayan arıtma tesisleri kuruldu. Ayrıca yaklaşık 900 bin kişi, içme suyu ihtiyacını Léman Gölü'nden karşılıyor.

Ancak CIPEL Bilimsel Konseyi’nden Perşembe günü yapılan açıklamada, "Son yıllarda göl sağlığında iyileşme olduğunu gözlemlememize rağmen, iklim değişikliği perspektifinde özellikle dikkate alınması gereken bazı konular hala mevcut" denildi. Su sıcaklığının artışı, suyun derinlerinlerindeki oksijen eksikliği ve istilacı yabancı türlerin gelişimi gibi konuların daha fazla gözetim ve takip gerektirdiğine vurgu yapıldı.

CIPEL Genel Sekreteri Nicole Gallina, gölün korunması için yapılması gereken çabaları vurgulayarak, "Sağlıklı bir su ekosisteminin, zengin bir biyoçeşitlilik ve dolayısıyla daha büyük bir dirence sahip olması gerekiyor. Dış etkilerle başa çıkabilen bir ekosistem, iklim değişikliğine uyum sağlamak için en iyi seçenektir" dedi.

Bu haber toplam 552 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.