İsviçre’nin İsrail ile Ticari İlişkileri Tartışma oluşturdu

İsviçre’nin İsrail ile Ticari İlişkileri Tartışma oluşturdu

BM raporlarına ve uluslararası baskılara rağmen İsviçre’nin İsrail’e ihracatı %51 arttı. İnsan hakları örgütleri, bu ticaretin “dolaylı destek” anlamına gelebileceği uyarısında bulundu.

BERN – İsrail-Filistin çatışmasının tırmanmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, İsviçreli şirketlerin büyük bir kısmı yatırımlarını ve ticari ilişkilerini İsrail’den çekmedi. Birleşmiş Milletler’in kınamalarına ve uluslararası kamuoyunun baskılarına rağmen, İsviçre’nin İsrail’e ihracatında artış yaşanması ülkede siyasi ve ekonomik tartışmaları alevlendirdi. Bu bilgiler, RSI ve AWP Finanznachrichten tarafından yayımlanan, Federal Gümrük ve Sınır Güvenliği Ofisi verilerine dayandırılan bir haberde yer aldı.

Resmi verilere göre İsviçre’nin İsrail’e yaptığı ihracat 2025’in ilk yarısında yüzde 1,1 oranında artarak 517,1 milyon İsviçre Frangına ulaştı. İsrail’den yapılan ithalat ise yüzde 0,1’lik küçük bir gerilemeyle 249,9 milyon İsviçre Frangı seviyesinde gerçekleşti.

BM Özel Raportörü Francesca Albanese’nin bu yaz yayımladığı “İşgal ekonomisinden soykırım ekonomisine” başlıklı raporda, İsviçreli Glencore ve ABD merkezli Drummond şirketlerinin, İsrail’e enerji sağlamakta önemli bir rol oynadığı belirtildi. Rapora göre bu şirketler, İsrail devletine kömür tedarik eden başlıca tedarikçiler arasında yer alıyor. Albanese, bu durumun İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki faaliyetlerini dolaylı olarak desteklediğini vurguladı.

Uluslararası Ceza Hukuku Profesörü Damien Scalia da RSI’ye yaptığı açıklamada, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşüne dikkat çekerek İsviçre’nin işgal altındaki topraklardan mal satın almama yükümlülüğüne sahip olduğunu belirtti. Scalia, “Bu durum, İsviçre’nin uluslararası hukuk çerçevesinde İsrail ile yaptığı ticari ilişkilerde çok daha dikkatli davranması gerektiği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

İsviçre’nin İsrail ile ticaretinde en tartışmalı konulardan biri, hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilen “çift kullanımlı mallar”. Bu kategoriye takım tezgahları, pompalar, vanalar, frekans dönüştürücüler, baskılı devre kartları ve şifreleme yazılımları giriyor. Bu tür ürünlerin ihracatı SECO’nun iznine tabi. Resmi verilere göre bu ürünlerin İsrail’e ihracatı Ocak-Haziran döneminde yüzde 51,5 artarak 18,7 milyon İsviçre Frangına ulaştı. Bu artış çeyrek bazında da dikkat çekici: Ocak-Mart döneminde 6,7 milyon İsviçre Frangı olan ihracat, Nisan-Haziran döneminde 13 milyon İsviçre Frangına çıktı.

Tartışmalar yalnızca sanayi sektörünü değil, finans dünyasını da etkiliyor. İsviçre’nin en büyük sigorta şirketlerinden Suva, toplam varlıklarının yüzde 0,12’sini İsrail tahvillerine yatırmış durumda. Suva sözcüsü, bu yatırımların bir kısmının doğrudan tahvil alımıyla, bir kısmının ise üçüncü taraf fonlar aracılığıyla yapıldığını açıkladı.

İsviçre Merkez Bankası (SNB) ise İsrail savunma sanayiiyle doğrudan bağlantılı bir şirkette, Elbit Systems’ta yüzde 0,19 oranında hisseye sahip. Elbit Systems, İsrail ordusuna keşif insansız hava araçları tedarik eden savunma şirketlerinden biri olarak biliniyor. SNB, yatırım portföyündeki tekil pozisyonlar hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, 2024 sürdürülebilirlik raporunda “temel insan haklarını ihlal eden şirketlerin menkul kıymetlerinin portföye dahil edilmediği” yönündeki ilkesini hatırlattı.

Buna karşılık Cenevre Devlet Emeklilik Fonu (CPEG), Temmuz ayında İsrail devlet tahvillerinden çıkma kararı aldı. Bu karar, İsrail’e yönelik finansal baskıyı artıran nadir adımlardan biri olarak dikkat çekti.

İsviçreli insan hakları kuruluşları, hem sanayi hem de finans sektöründeki bu ilişkilerin, dolaylı olarak savaş suçlarına ortaklık anlamına gelebileceği uyarısında bulunuyor. Bu kuruluşlar, Federal Konsey’in İsrail ile ticarette daha net ve kısıtlayıcı bir politika belirlemesini talep ediyor.

Uzmanlara göre konu yalnızca ticaretle sınırlı değil. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın kararları, BM raporları ve artan uluslararası baskı, Bern hükümeti üzerinde bu alanda yeni düzenlemeler yapma yönünde baskı oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde hem parlamentoda hem de kamuoyunda İsviçre-İsrail ticaretinin etik ve hukuki boyutu daha sert biçimde tartışılacak.

Bu haber toplam 2182 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.