ZÜRİH – İsviçre’de alım gücü son yılların en düşük seviyesine geriledi. Watson.ch ve Demoscope iş birliğiyle yapılan kapsamlı araştırma, toplumun geniş kesimlerinin artık günlük yaşamın en basit harcamalarını bile karşılamakta zorlandığını gözler önüne serdi. Ülke genelinde her altı kişiden biri birikimlerine dokunmak zorunda kaldığını, her iki kişiden biri ise restoran, eğlence ve sosyal aktivitelere gitmeyi bıraktığını söylüyor.

Araştırmaya göre, İsviçre halkının yüzde 56’sı bugün beş yıl öncesine kıyasla daha az paraya sahip olduğunu düşünüyor. Üstelik yalnızca büyük harcamalar değil; küçük giderler bile artık ciddi yük haline gelmiş durumda. Birçok kişi için akşam yemeği, kısa bir restoran ziyareti veya Feierabendbier (iş çıkışı bir bira) dahi lüks kategorisine kaymış durumda.

Siyaset Farklı Çözümler Sunuyor

Araştırmanın ortaya koyduğu tablo siyasetin de gündemine oturdu. Ülkenin önde gelen siyasetçileri, alım gücündeki düşüşe yönelik farklı çözümler öneriyor.

SP: ‘Ev kiraları kontrol altına alınmalı’

SP Eş Başkanı Mattea Meyer, konut fiyatlarının ana sorunlardan biri olduğunu vurguluyor:
“İnsanlar artık günlük ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Maliyetlerin en büyük payını ise durmadan artan kiralar oluşturuyor. Bu nedenle konut fiyatlarında bir üst sınır (Renditedeckel) şart.”

SP’ye göre artan kiralar, yalnızca düşük gelirli değil, geniş bir orta sınıfın da yaşam standardını doğrudan etkiliyor.

FDP: ‘Vergiler aşağı çekilmeli, ekonomi desteklenmeli’

FDP Ulusal Meclis Üyesi Andri Silberschmidt, vergi yükünün toplumun alım gücünü aşındırdığını savunuyor:
“İsviçre ekonomisi son 20 yılda gereksiz regülasyonlarla boğuldu. Vergi azaltımı ve ekonomik açılım olmadan kaufkraft toparlanamaz.”

Silberschmidt’e göre SP’nin önerileri sadece maliyet oluşturuyor ve bunun yükü yine orta sınıfa biniyor.

SVP: ‘Asıl sorun kontrolsüz göç’

SVP Ulusal Meclis Üyesi Thomas Matter ise düşen alım gücünü İsviçre’ye yönelik yoğun göçle ilişkilendiriyor:
“Her yıl İsviçre’ye bir St. Gallen nüfusu kadar insan geliyor. Bu da kira fiyatlarını yükseltiyor, ekonomiyi sıkıştırıyor.”

Matter, göç sınırlanmadan alım gücünün yükselmesinin mümkün olmadığını savunuyor.

Die Mitte: ‘Aileler eziliyor, çocuk bakımı çok pahalı’

Mitte Ständerätin Marianne Binder-Keller, maliyet baskısı altında en çok ailelerin ezildiğini vurguluyor:
“İsviçre’de çocuk bakımı aşırı pahalı. Çiftlerin iki kişinin de çalışabilir hâle gelmesi Kaufkraft’ı doğrudan güçlendirir.”

Günlük Hayatta Derinleşen Kriz

Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu, özellikle 5000 frank altı hane gelirine sahip vatandaşların durumunun hızla kötüleştiği.
• Bu gelir grubundaki kişilerin yüzde 78’i hiç birikim yapamıyor.
• Her altı kişiden biri, acil bir durumda 2500 franklık harcamayı karşılayamayacağını söylüyor.

Uzmanlara göre bu durum, İsviçre gibi gelir seviyesi yüksek bir ülkede ciddi bir “finansal kırılganlık” sinyali.

Sonuç: Alım Gücü Tartışması İsviçre’nin Ana Gündemi

Kira fiyatları, vergi yükü, göç, çocuk bakım maliyetleri ve genel hayat pahalılığı…
Siyaset çözümleri tartışırken, halk için ekonomik gerçekler giderek daha sert hissediliyor.

Watson–Demoscope araştırmasının sonuçları, “İsviçre’de kimse ekonomik sıkıntı yaşamaz” algısının artık geçerli olmadığını, toplumun önemli bir bölümünün günlük yaşamda dahi tasarruf yapmak zorunda kaldığını gösteriyor.