ZÜRİH – İsviçre’de 2025 yılı itibarıyla 16 kadın öldürüldü; BM Türkiye merkezli “Stop Femizid” girişimine göre bu sayı, ülkedeki toplumsal şiddet tablosunu net şekilde ortaya koyuyor .

Vaka Analizi

Basına yansıyan son cinayetlerden biri, Solothurn kantonunda Leo M.* adlı bir kişinin eski eşi ve kayınvalideleri dâhil üç aile ferdini öldürmesiyle meydana geldi . Bern kantonundaki Lyss bölgesinde ise 70 yaşındaki bir kadın, bir bakım evinde ölü bulundu .

İstatistikler ve Kapsam
• Yılbaşından bu yana 16 cinayet işlendi, buna ek olarak 6 kadın ağır şekilde yaralandı .
• Uzmanlar, bu vakaların büyük çoğunluğunda failin yakın çevreden gelmesinin dikkat çektiğini belirtmekte .

Kurumsal Tepki ve Sivil Yansımalar
• St.Gallen’de 14 Haziran’da yapılan feminist protestode, femizidlere karşı daha fazla koruyucu tedbir, fon ve yasal yaptırım talep edildi. Ayrıca birçok kadın sığınma evinin şu anda dolu olduğu, sistemin baskı altında çalıştığı vurgulandı .
• İnsan hakları aktivisti Mandy Abou Shoak, söz konusu cinayetlerin haftada bir femizid seviyesine çıkması eleştirisini yaparak, Türkiye’nin imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması gerektiğini belirtti .

Mevzuat ve Uygulama Durumu
• Zürih kantonunda polis, 2025’te her gün ortalama 21 ev içi şiddet vakasına müdahale etti. Ancak sosyo-psikolojik destek hizmetleri ve üç haneli acil güvenlik numarası gibi önleyici sistemler hâlâ mevcut değil .
• İsviçre, 2004’ten bu yana ev içi şiddeti resmî olarak cezalandıran bir sistem uygulasa da, verilerin net şekilde analiz edilmesi için victimizasyon araştırmaları eksikliğini hissediyor .

Uzmanların Uyarıları
• Femizidlerin büyük çoğunluğunda failin eş, eski partner veya yakın erkek akraba olması, kök sorunların sistem dışına itilmediğini gösteriyor .
• Uzmanlar, sadece polisiye tedbirler yerine; kadın sığınma evlerinin kapasitesinin artırılması, halk eğitimi, erken müdahale ve kapsamlı yasal uygulamalar gerektiğini vurguluyor.

İsviçre, 2025 yılında her hafta en az bir kadın cinayetiyle sarsıldı. Resmî veriler, uygulamada şiddeti engellemeye yönelik girişimlerde ciddi eksiklikler olduğunu gösteriyor. Hem devlet hem sivil toplum, kadınları koruyacak mekanizmaların güçlendirilmesi ve femizidde “sıfır tolerans” yaklaşımının uygulanması için çağrıda bulunuyor.