Halkın Son Sözü: İsviçre’de Demokrasinin Gücü
İsviçre: Dünyaya Örnek mi, Yoksa Kendine Has Bir Demokrasi mi?
ZÜRİH – İsviçre’nin doğrudan demokrasi modeli, dünyada hayranlık uyandıran bir sistem olarak görülse de uzmanlara göre bu modelin başka ülkelere doğrudan uygulanması pek mümkün değil. SRF’nin yayımladığı habere göre, İsviçre demokrasisi “yavaş, temkinli ama istikrarlı” bir sistem olarak tanımlanıyor.
Doğrudan Demokrasi: Halkın Son Sözü Var
İsviçre’de halk, referandum ve halk inisiyatifleriyle politikada belirleyici rol oynuyor. Yazara ve düşünür Jonas Lüscher’e göre, bu sistem vatandaşları siyasete yakınlaştırıyor:
“1989’da ordunun kaldırılmasına yönelik halk oylaması, beni genç yaşta siyasete dahil eden dönüm noktası oldu.”
Ancak Lüscher, doğrudan demokrasinin yalnızca halk katılımını artırmakla kalmadığını, aynı zamanda siyasi bilinç düzeyini de yükselttiğini vurguluyor.
“Her Ülkeye Uygulanamaz”
İsviçre-İngiliz tarihçi Oliver Zimmer ise doğrudan demokrasinin dünya çapında bir model olamayacağını söylüyor:
“Bir ülkenin tarihsel geçmişi, kültürü ve siyasi yapısı dikkate alınmadan İsviçre modelini başka yerlere taşımak imkânsız. Örneğin Birleşik Krallık’ta doğrudan demokrasiye dayalı bir gelenek yok.”
Zimmer’e göre, İsviçre’nin istikrarlı yapısı ve halkın sık sık söz sahibi olması ülkenin iç barışını güçlendiriyor. Ancak aynı yaklaşımın kriz dönemlerinde veya hızlı karar gerektiren durumlarda her ülke için uygun olmayacağını belirtiyor.
Almanya ve Diğer Ülkelerden Bakış
Almanya’da yaşayan yazar Jagoda Marinić ise bürokratik yapının sorunları çözmesini beklemeyi tercih ediyor:
“Biz Almanya’da halkın doğrudan oylarıyla değil, güçlü kurumlarla sorunları çözmesini bekleriz. İsviçre modeli ilginç ama her ülke için doğru değil.”
SRF’nin haberine göre, Almanya’da sağ popülist AfD partisi İsviçre tarzı halk oylamalarını savunsa da diğer büyük partiler bu modele karşı mesafeli. Almanya’nın Nazi geçmişi de doğrudan demokrasiye yönelik çekincelerin en önemli nedenlerinden biri olarak görülüyor.
Popülizm ve Riskler
İsviçre’de halk oylamalarının zaman zaman popülist amaçlarla kullanıldığına dikkat çekiliyor. Lüscher, 2009’da kabul edilen Minarett yasağını örnek gösteriyor:
“Ülkede sadece üç minare vardı, ama bu oylama sembolik bir mesele haline getirildi ve sonuçta yasak kabul edildi.”
Sonuç: İsviçre’nin Kendine Özgü Yolu
SRF’ye konuşan tarihçi Zimmer, İsviçre demokrasisinin güçlü yanlarının yavaşlık ve istikrar olduğunu belirtiyor:
“İsviçre’nin modeli kendi içinde iyi çalışıyor, ancak tüm dünyaya uygulanabilecek bir sistem değil.”
Dolayısıyla, İsviçre demokrasisi bir “özel durum” olarak kalmaya devam ediyor.
Bu haber toplam 1955 defa okunmuştur





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.