BERN – Compass/Europe girişimi, İsviçre’nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini yeniden şekillendirmeyi amaçlayan iddialı bir halk inisiyatifiyle kamuoyunun karşısına çıktı. Girişim komitesi, yaz aylarından önce inisiyatifi resmen sunmayı ve yeni AB anlaşmalarının kantonların çoğunluğunu da içeren zorunlu referanduma tabi tutulmasını sağlamayı hedefliyor. Girişim, serbest dolaşım sisteminin yeniden yapılandırılmasını da gündeme taşıyor.

Basel merkezli girişimin Genel Müdürü Philip Erzinger, AB ile kurumsal entegrasyonun, yasaların dinamik bir şekilde üstlenilmesinin ve AB Adalet Divanı’nın bağlayıcı yorumlarının İsviçre’nin doğrudan demokrasiye dayalı siyasi yapısına zarar verdiğini savundu. Erzinger, “Çerçeve anlaşması vatandaşların siyasi haklarına yönelik varoluşsal bir saldırıdır,” ifadelerini kullandı.

Zorunlu Referandum Talebi

Compass/Europe girişimi, yedi ay süren imza kampanyasında 80 bin imzaya ulaştı. Hedefleri arasında, İsviçre’nin AB ile yapacağı yeni anlaşmaların sadece halk oylamasına değil, aynı zamanda kantonların çoğunluğunun onayına da tabi tutulması bulunuyor. Girişim, bu şartların sağlanması halinde mevcut halk inisiyatifinden vazgeçebileceğini belirtiyor.

Yeni Proje: Serbest Dolaşım Sistemi Gözden Geçiriliyor

Girişimin bir diğer dikkat çekici hamlesi ise serbest dolaşım konusunda. Partners Group’un kurucu ortağı ve girişim komitesi üyesi Alfred Gantner, “Temel olarak insanların serbest dolaşımına bağlıyız ancak bu sistem içerisinde daha etkili ve piyasa dostu modeller olduğuna inanıyoruz,” diyerek serbest dolaşım sistemine yönelik alternatif bir model üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Gantner, her yıl İsviçre’ye AB ülkelerinden yaklaşık 80 bin göçmenin geldiğini ve bunun Luzern’in nüfusuna eşit olduğunu vurgulayarak, bu göçün ortaya çıkardığı altyapı maliyetlerine katkı sağlanması gerektiğini söyledi. Girişim, bu doğrultuda bir üniversite profesörüyle iş birliği içinde yeni bir model geliştirmeyi planlıyor.

“Avrupa Siyasetinde Yeni Bir Başlangıç”

Compass/Europe, kendisini “Avrupa siyasetinde yeni bir başlangıç” olarak tanımlıyor ve doğrudan demokrasi ile piyasa ilkelerine dayalı bir Avrupa-İsviçre ilişkisi kurmayı hedefliyor. Girişimin ilerleyen haftalarda İsviçre kamuoyunda geniş yankı uyandırması bekleniyor.