AARAU – İsviçre Federal Mahkemesi, sınır dışı kararlarının ceza tespitinde hafifletici unsur olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Mahkeme, Aargau kantonunda bir icra dairesinin kasasını çalarak 3 000 frank gasp eden bir sanığın yaptığı itirazı reddetti. Kararda, sınır dışı edilmenin cezai değil, güvenlik amaçlı bir “önlem” olduğu vurgulandı.

Soygun, vandalizm ve hapis cezası

2019 yılında bir suç ortağıyla birlikte Aargau kantonundaki Baden İcra Dairesi’ne girerek yaklaşık 190 kiloluk kasayı çalan sanık, kasayı bir tarlaya taşıyarak burada kırdı. İçinde yaklaşık 3 000 frank bulunan kasanın içeriği boşaltıldı. Aargau Yüksek Mahkemesi, sanığı hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından iki yıl koşulsuz hapis cezasına ve 200 frank para cezasına çarptırdı. Ayrıca, sanık hakkında beş yıl süreli zorunlu sınır dışı kararı verildi.

Sınır dışı kararının cezaya etkisi yok

Federal Mahkeme, 3 Temmuz 2025 tarihinde yayımladığı kararında, sınır dışı kararının hapis cezası tespit edilirken hafifletici bir unsur olarak dikkate alınamayacağına hükmetti. Sanığın “sınır dışı edilmenin cezai bir karakter taşıdığı ve bunun ceza süresinde dikkate alınması gerektiği” yönündeki itirazı reddedildi.

Mahkeme kararında, İsviçre Ceza Kanunu’nda sınır dışı uygulamasının “ceza” değil, “önleyici güvenlik tedbiri” olarak tanımlandığına dikkat çekildi. Bu nedenle, hapis cezası belirlenirken sınır dışı kararı göz önünde bulundurulmaz.

“Çifte ceza” tartışmasına net yanıt

Kararda ayrıca, sınır dışı süresinin hapis cezasıyla birebir orantılı olmadığı belirtildi. Mahkeme, sınır dışı süresinin belirlenmesinde sanığın tehlikelilik durumu, yaşam koşulları ve tekrar suç işleme riski gibi unsurların esas alındığını vurguladı.

Emsal karar olabilir

Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, özellikle yabancı uyruklu hükümlüler için verilen sınır dışı kararlarının, hapis cezalarıyla bağlantısının nasıl yorumlanması gerektiğine dair emsal niteliği taşıyor. Kararın gerekçesinde, “sınır dışı uygulamaları ile ceza ölçüsü arasındaki ayrımın, hukuk devleti ilkeleri gereği net biçimde korunması gerektiği” ifadesine yer verildi.