Eğitimsiz bir kalabalık olmaktan kurtulalım
Ömür Çelik köşe yazısı İsviçre üniversitelerinde ve yüksekokullarda 138 binin üzerinde öğrenci bulunuyor. 99 bini İsviçreli olmakla birlikte çeşitli milletlere mensup yabancıların sayısı ise 39 bin 500'dür. Şimdi gelin etrafınıza bakarak bu yabancı öğrenciler arasında sizin kaç tanıdığınız var, inceleyelim. Maalesef İsviçre üniversitelerinde okuyan Türk öğrenci sayımız Türkiye'den gelenlerle birlikte bin civarında. Sayı bakımından diğer yabancılardan fazla olmamıza rağmen okullarda diğer yabancı ülke vatandaşlarının çocuklarına nazaran gerideyiz. Ülkedeki kaliteli okullarda okuma oranımız ise aynı oranda geridir. Yani millet olarak İsviçre eğitim sisteminde çok gerilerdeyiz. Eğitim düzeyi yükseldikçe Türk çocuklarının sayısı bu nispette azalıyor. Türklerin eğitimde bu kadar geri kalmasının en büyük nedeninin dil sorunu olduğu biliniyor. Buna rağmen hala ısrarla ve inatla dil öğrenmemeye direniyoruz. Hastalığımızı biliyoruz. Kullanacağımız ilaçları da bilmemize rağmen maalesef ısrarla tedavi olmayı reddediyoruz. Öyle ki Almanca ve diğer dillere karşı olan bu bilinmez tavrımızı kendi dilimize karşı da gösteriyoruz. Türkiye'nin Türk çocukları için gönderdiği Türkçe ve Türk kültür dersleri öğretmenlerin derslerine devam eden öğrenci sayısı da maalesef çok utanılacak bir seviyededir. 10 öğrenciden yalnız dört tanesi Türk kültür derslerine gidiyor. Din ve ahlak derslerine 10 öğrenciden yalnız ikisi gidiyor. Hal böyle olunca da ne Türkçe var ne de Almanca ve Fransızca! Kendi dilini bilmeyen, kendi kültürünü nasıl öğrenecek? Kendi anadilini bilmeyenlerin, başka dilleri düzgün şekilde öğrenebilmeleri mümkün değildir. Yaşadığı ülkenin dilini bilmeyen nasıl o ülkede saygın bir vatandaş olacak? Daha dün İsviçre'ye gelen ilticacı Afrikalıların bile bizden fazla eğitime ağırlık verdiklerini görmek bizi gerçekten düşündürüyor. Bunun için milli bir seferberlik başlatılmalı ve nerede yanlış yaptığımız konusunda mutlaka tezler hazırlanmalı ve eylem planı bir an önce hayata geçirilmelidir. Bunun için sivil toplum örgütleri, öğretmenler okul aile birlikleri İsviçre eğitim kurumları hep birlikte hareket etmelidir. Okul aile birlikleri, 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim gibi milli etkinliklerin dışında daha farklı görevleri olduğunu mutlaka bilmelidir. Her okul aile birliği, yüksekokula verdiği öğrenci sayısıyla öğünebilmelidir. VASIFSIZ İŞLER Eğitimde başarısızlığımız paralelinde ise, çalışma hayatında da sıradan vasıfsız işler bize kalıyor. Bizim yaptığımız bu sıradan işlerin bile yarın bulamayacağız. Ne olur bu günden tezi yok bu konuda harekete geçelim. Bu milletin geleceği eğitimden geçmektedir. İsviçre gibi eğitim seviyesi yüksek bir ülkenin bu nimetinden istifade edelim. Yarına yatırım yapalım. Bu yatırım hem size hem ülkemize hem de yaşadığımız ülkeye faydalı olsun. Dünya ortalamasında nüfusuna oranla en çok "lider markaya" sahip olan birinci ülkesi İsviçre'dir. ABD, Almanya, Japonya İsviçre'nin gerisinde yer almaktadır. Neden böyle olduğunu eğitimdeki başarısından olduğunu hepimiz görelim ve bu ülkede başarılı olacaksak mutlaka bunun eğitimden geçtiğini unutmayalım. Biz bu öz eleştiriyi bıkmadan tekrarlayacağız. Üzerimize düşeni de yerine getirmeye çalışacağız.
Bu haber toplam 2235 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.