Kapıkule çilesi

Kapıkule çilesi
 
Bizim ülkemizde devlet her zaman vatandaşın gerisinde kaldı. Şimdi de hükümet, devleti solladı.  Devlet kasten veya hantallığından uygulamalarını çileye hatta zulme dönüşüyor. 60 yıla yakın bir zamandır Avrupa'da yaşayan Türkler izinlerini anavatanlarında geçiriyorlar.  Hem tatil ham de sıla-i rahim geleneğini yerine getiriyorlar.  Milyonlarca vatandaşımız, yılın belirli aylarında karayolunu kullanarak Türkiye'ye giriş yapıyor.  Hangi ülkenin yıllık izni hangi tarihte başlayacağı hangi eyalet okul tatiline gireceği beş yıl önceden bellidir.  Dolayısıyla araçlarıyla Türkiye'ye gelecek olan vatandaşlarımızın gelişi de bellidir. Bunun için siyasi iktidarlar çalışmalar yaparak geliş ve gidişleri kolaylaştırmak için tedbirler alır ve uygulamaya koyar.  Fakat Ankara'nın çalışmaları sahaya yansımayınca ülkeye giriş ve çıkışlar çileden ziyade zulme dönüşüyor. 
Burada oturduğumuz yerden ahkam keserek yazmıyorum. Post gazetesinin tecrübeli muhabirlerinin bizzat yaşadıklarından yola çıkarak kaleme alıyorum.  Binlerce kilometre yol ve 5-6 ülke geçerek Türkiye'ye sağ salim olarak ulaşan vatandaşımız maalesef ülkesine girişte büyük sıkıntılar yaşıyor. Bizimkilerin uygulamaları Sırp ve Bulgarların zulmünü fersah fersah geride bıraktı.  Bulgaristan'ın Kapitan Andreevo sınır kapısı tam kapasite ile çalıştığı zaman 8 giriş peronuyla hizmet verebiliyor. Ki bu ayın 2 haftası bu şekilde çalışarak yoğunluğu azaltmaya çalıştılar. Vatandaşımız, Bulgar sınırındaki uzun kuyrukları Bulgaristan'daki malum nedenlerden dolayı olduğunu zannederek kornalarıyla Bulgarları protesto ederek kınadı. Fakat olayın öyle olmadığı, oluşan kuyrukların Türkiye tarafından kaynaklandığını görünce sinirleri daha üst seviyeye çıktı.  Bulgaristan 8 peronla çıkış işlemleri yaparken Türkiye 8 kanaldan gelen araçları bir kanala yönlendirerek uzun kuyrukların oluşmasına neden oldu. Türkiye giriş peron sayısını yükseltse bu sorun olmayacak ve vatandaşı rahat edecek.  Hükümet ne kadar tedbir alırsa alsın bürokratlar bildiğini okuyor.  Sınırda yaşanan bu zulmü muhabirlerimiz aracılığıyla Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi'ye ulaştırdık. O da müsteşarı aracılığıyla Gümrük Müdürlüğüne  derken  hadise sahaya kadar yansıdı.  Verilen cevap "Efendim herhangi sorun yok. Tam kapasite ile çalışıyoruz.  Yoğunluğu büyük bir gayretle hafifletmeye çalışıyoruz" oldu.   Evet, bütün peronlar çalışıyor da kuyruk her saat artıyor.  Muhabir arkadaşlarımız 38 derece sıcaklıkta 5 saatte Kapıkule sınır kapısından Türkiye'ye giriş yapabildi. Olayı takip ettik ve bekleme süreleri 8 saati buldu.  Hükümet işi kolaylaştırmak çalışırken bürokrasi hükümete inat işi zorlaştırıyor.
Hükümet sezon öncesi defalarca toplantılar yaparak herhangi bir aksaklık olmaması için çalışırken, ön beyan sistemi ile girişlerin hızlanması için internet aracılığıyla hizmet sunarken maalesef bu sistem de çalıştırılamadı. Bu yetmezmiş gibi girişler tek perona indirildiği gibi son çıkış da teke indirilerek itinayla yeniden bir kuyruk oluşturuluyor.  Peki  son peron niye? "Girişi yapan peron hata yapabilirmiş, öyle istendiği içinmiş, ülkenin sınırlarını hainlere karşı korumak içinmiş miş miş."  Hainler Kapıkule'den içeriye girmiyor. Onlar onlarca yıldır Türkiye de beslendi ve 15 Temmuz'da ihanetlerini ortaya koydular.  Kapıkule'de vatandaşı çileden çıkarak son olayların arkasında aynı zihniyetin pis kokusu var. Vatandaşı bekleterek devletlerine ve hükümetlerine isyan ettirmek isteyenler bu zihniyetin ürünleridir. Siz mi Avrupa'da anayasa referandumunda yüzde 65 "evet" oyu verirsiniz alın size desteğinizin karşılığını, der gibi bir tavırla karşılaştık.  Hükümet bu zulmü ve ihaneti araştırmalıdır.  Çünkü dönüş yolu da aynı sıkıntılar olacağa benziyor.
Bundan sonra ön beyan sistemi çalıştırılmalı hatta mecburi hale getirilmeli ve girişler tek perona hapsedilmemelidir. Siyasi iktidar sezon boyunca kapıları her gün denetlemeli ve eksiklerin giderilmesi için çalışmalıdır.  Alınan tedbirlerin sahadaki yansımalarının takipçisi olmalıdır.  Yoksa vatandaşlarımızı, "paralel" bürokratik kafalara emanet edemeyiz. 
 

 

Bu yazı toplam 3483 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ömür Çelik Arşivi